Adam, telaşla hanımına bağırıp, çağırıyordu. Babalarının bağırmalarına uyanan iki çocuk ise y-a-taklarından kalkıp salona gelmişti. Babalarının öfkesini görünce sessizce koltukların üzerine sinip kalmışlardı. Adam ise çocuklara aldırmadan söylenip duruyordu,”Kaç kere söyledim, söyledim mi?
Bu gün önemli bir toplantı olduğunu, açık mavi gömleğimi giyeceğim” diye. “Kahverengi gömlekle gidiversen n’olur muş. Bugün sunum yapacağım, dinleyenlerin içi kararsın, karamsar bir görüntüyle, bu da projeye verecekleri oyu etkilesin. Tamam, bitti işte.” Adam gömleğini hışımla aldı, ”Bitti de ben geç kaldıktan sonra bitmiş neye yarar.” Hanımı yine eşini sakinleştirmeye çabalar, ”Dün daha geç çıkmıştın, vakit var, rahat rahat yetişirsin.” “Hâlâ anlamıyorsun. Bu gün sunumu ben yapacağım ben.Herkesten önce gitmeliyim, herkesten önce arda olmalıyım, gelen konuklara hoş geldin demeliyim.” Adam söylene söylene evden çıkıp, arabasına binip uzaklaştı. Hanımı, öfkeli bir halde direksiyon başına geçen e-şinin arkasından endişelenerek “Bir kaza yapmasa bari” diye içinden geçirip, korkmuş çocuklarının yanına gidip sarıldı, rahatlatmaya çalıştı.
”Bu gün erkenden k-alkmış benim kuzuların, hemen size güzel bir kahvaltı hazırlayayım.” diyerek mutfağa geçti. K-afasını dağıtmak için mutfakta her zaman çalan radyonun sesini biraz daha açar. Ocağa yumurtaları, sütü koyup masayı hazırlamaya devam eder. Çocuklar kahvaltıya otururken, radyoda müziğin sesi birden son dakika haberi anonsuyla kesilir. Radyo’da kocasının her gün işe giderken geçtiği dörtlü kavşakta ki zincirleme bir kaza haberi vardı. Ayrıntılarla biraz sonra birlikte olacağız demişti spiker E-şinin bu kavşaktaki trafikten şikayetçi olduğunu, her sabah yoğun bir trafik olduğunu söyleyişi aklına geldi. “Geç kaldım diye acele edip acaba o da” Aklına gelen düşünceler içinde hemen ayağa kalktı. Çocuklara “Kahvaltınızı yapıp salona geçin, oynayın. Benim acil bir yere gidip gelmem gerek, kapıyı da kimseye açmayın tamam mı?” diyerek kapıya yöneldiğinde kocasının bu kazada ölmüş olabileceği endişesiyle daha fazla dayanamayıp, gözleri dolmaya başladı.
Giderken kendisini kırması ve çocuklarının önünde bağırıp çağırmasından da aklından çıkmıyordu. ”Eğer ona bir şey olursa, çocuklarını babalarını, son gördükleri haliyle mi hatırlayacak? Kalp kıran, öfkeli bir baba olarak mı kalacak akıllarında?” Tam kapıdan çıkarken, karşısında kapıya doğru adım atmakta olan kocası vardı. Adam, bir an karısının ıslak yanaklarına baktı; “Haberleri mi dinledin?” diye sordu. Hanımı,sadece başıyla onayladı. Adam, önce sarıldı, sonra eşinin yanaklarını sildi. Hanımı zorlukla sordu, “Hani önemli bir toplantına geç kalmıştın, niye döndün?” -Kaza benim hemen gözümün önünde oldu. O anda toplantıdan daha önemli bir şeyi unuttuğumu hatırladım.” anda çocuklar da yanlarına gelmiş, babalarının yine öfkeli olabileceğini düşünerek, annelerinin yanında durmuştu. Adam, bütün içten, samimi gülümsemesiyle çocuklarını yanına çağırdı, boyunlarına sarıldı, y-anaklarından ö-perek,”Ben bu gün büyük bir hata yaptım ve evden çıkarken, sizleri ne kadar sevdiğimi söylemeyi unuttum.
Böyle önemli bir şey unutulur mu hiç. Ne yapalım, ben de geri döndüm.” Başımıza ne zaman ne geleceğini bilemeyiz. Sevdiğiniz insanlarla güzel vedalaşın. Bazı şeylerin telafi fırsatı olmayabilir, Gidip dönmemek, gelip bulmamak var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.