AK Parti Kars Kadın Kolları Başkanı Nurgül Güner, Genel Merkezi tarafından yayınlanan “AK Parti İktidarında Kadın” adlı kitapçıkta yer alan kadın odaklı çalışma ve uygulamaları basınla paylaştı.
Başkan Güner, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da kitapçıkta yazdığı önsözde dile getirdiği gibi, güçlü bir toplum ve sosyal devlet ilkesini, tam olarak hayata geçirmeyi, siyasetin ana eksenine oturtan AK Parti’nin uyguladığı sosyal politikalarla kadın, aile ve toplumun güçlenmesi için büyük devrimlere imza attığını belirtti.
Kitapçıkta, AK Parti Kadın Kolları Genel Başkanı Azize Sibel Gönül’ün de bir yazı kaleme aldığını ifade eden Güner, AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu zamanda kadar, toplumun yarısını oluşturan kadınların kültürel, sosyal, siyasi varlığını ve etkinliğini ve karar alma mekanizmalarına katılımını arttırmak için gerek mevzuat, gerekse uygulamalara yönelik pek çok adım attığını da söyledi.
Kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanındığı 1934 yılından bu yana en yüksek kadın katılımının AK Parti dönemlerinde gerçekleşmiş olduğunu kaydeden Nurgül Güner, AK Parti’nin iktidara geldiği güne kadar 4,6’yı geçmeyen kadın milletvekili oranının her seçimde daha da yükselerek 2011 genel seçimlerinde bu oranın yüzde 14.1’e yükseldiğini vurguladı.
AK Parti iktidarları döneminde, Partisinin kadın odaklı çalışmalarını ve hayata geçirilen uygulamaların kısaca kitapçıkta yer aldığının altını çizen Güner, konu başlıklarıyla 12 yılda yapılanları sıraladı.
ANAYASA’DA KADIN (YASAL HAKLAR)
“AK Parti iktidarları döneminde 2010 yılında ‘Pozitif ayrımcılık’ anayasaya girdi ve 2003 yılında aile mahkemeleri kuruldu. Aile içi sorunlar ihtisas mahkemelerinde, hakimler tarafından görülmesine karar verildi.
KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ
Cumhuriyet tarihinde ilk defa TBMM’de ‘’Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’’ kuruldu. 2004 yılında Anayasa’da ‘’kadın-erkek eşitliğinde’’ devletin sorumluluğu ilk kez AK PARTİ iktidarında tanındı. Kadın-erkek eşitliği ilkesi anayasaya girmiş oldu.
KADINLARA POZİTİF AYRIMCILIK
2010 yılında yapılan referandumla Anayasa’nın 10. Maddesi değiştirilerek, kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etme zorunluluğu getirildi. Aynı maddeyle kadınlar, çocuklar, engelliler, yaşlılar, şehitler, dul, yetim ve gazilere pozitif ayrımcılık uygulamasının önü açıldı.
KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE
Kadınların şiddet görmelerini önlemeye yönelik çalışmalar yapıldı. TBMM’de ‘’Töre Namus Cinayetlerini Araştırma Komisyonu’’ ve ‘’Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerini Araştırma Komisyonu’’ kuruldu. Kadına yönelik şiddet alanında yasal çerçeve oluşturan ve uluslararası bağlayıcılığa sahip ilk düzenleme olan İstanbul Sözleşmesini çekincesiz olarak imzalayan ilk ülke olduk. Sözleşme ile; fiziksel, cinsel, psikolojik şiddetin yanı sıra zorla evlendirme, kadın cinsel organlarının kesilmesi ve ısrarlı takip gibi farklı şiddet türleri tanımlandı ve bunlara ilişkin yaptırımlar getirildi. İstanbul Sözleşmesine paralel düzenlemeler içermekte olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile; korunan kişi ile şiddet uygulayan ve uygulama ihtimali bulunan kişi hakkında alınabilecek koruyucu ve önleyici tedbirler ayrıntıları ile düzenlendi. 6284 sayılı kanun kapsamında, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla Türkiye’nin 14 ilinde Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri(ŞÖNİM) kuruldu. 2013, 2014 yılları arasında toplam 22 bin kadın, 6 bin çocuk bu merkezlerden yararlandı. ŞÖNİM’lerin yanı sıra kadın konukevi sayısı da arttı. 2011 yılında kadın konukevi sayısı 48 iken, bu sayı, 2014 yılında 95’e yükseldi. Emniyet, sağlık ve adalet personelleri ile vatani görevlerini yapan er ve erbaşlara, kadına yönelik şiddeti önlemek amaçlı eğitim verildi. TCK’da yapılan değişiklikle töre ve namus gerekçesiyle işlenen suçlar, kişiye bağlı suçlar kapsamına alındı, cezalar ağırlaştırıldı. Şiddete uğrayan kadın ve çocuklara danışmanlık hizmeti veren ALO 183 hattı açıldı.
İŞ HAYATINDA KADIN VE İSTİHDAM (ÇALIŞMA HAYATI)
2013 yılında kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 30,8’e yükseldi. Kente için bu oran yüzde 28 iken kırsal alanda daha çok kadın işgücüne katıldı(%36,7). Kadının iş hayatında yaşadığı sıkıntıları giderecek, kadın istihdamını artıracak pek çok düzenleme gerçekleştirildi.
2003’te yapılan düzenleme ile iş hayatında ayrımcılığı önlemek üzere, İş Kanununda ‘’eşit işe eşit ücret’’ ilkesi getirildi. İş Kanunu’nda yapılan düzenleme ile analık halinde çalışma yasağı, doğumdan önce 8, doğumdan sonra da 8 olmak üzere 16 haftaya çıkarıldı.
2011 yılında yürürlüğe giren 6111 sayılı kanunla birlikte analık ve süt izinleri yeniden düzenlendi. İsteği halinde babaya da ücretsiz izinden faydalanma imkanı geldi.
İstihdam eğitim projeleri ile maddi durumu yetersiz olan kadın ve gençlerin meslek sahibi olmalarına öncü olundu. Evde üretim vergiden muaf tutuldu. Artık kadınlar evde ürettikleri ürünlerin satışından elde ettikleri gelirlerden vergi ödemek zorunda kalmıyor. Kadın ve genç istihdamını artırmak amacıyla, 2008 yılında İş Kanununda yapılan düzenleme ile kadın ve gençlerin sigorta priminin 5 yıl süreyle kademeli olarak devlet tarafından ödenmesine başlandı.
Destek kredisi kullanımında kadınlara pozitif ayrımcılık uygulamasına gidildi. Kadınların daha yüksek oranda kredi kullanımının önü açıldı. Kadın girişimciliğini desteklemek amacıyla, 2012-2014 döneminde, KOSGEB tarafından, 5.638 kadın girişimciye 90 milyon lira destek sağlandı. Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerinin bulunduğu yerlerde kadın çiftçilere genel kooperatifçilik ve kooperatifin faaliyet alanına giren konularda eğitimler verildi. Kadınların istihdam imkanlarını arttırmak için; 24 aydan 48 aya kadar işveren payının İşsizlik Sigorta Fonu’ndan karşılanması düzenlenmiştir.
2003 yılında çıkarılan İş Kanunu’nda işyerlerindeki taciz olayları suç kapsamına alındı ve taciz suçu işleyenlerin cezalandırılacağı hükme bağlandı.
2011 yılında düzenlenen Mobing Genelgesiyle ‘’işyerinde psikolojik tacizin önlenmesi’’ yönünde gerekli önlemler alındı. Psikolojik tacizle mücadeleyi güçlendirmek üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezi, ALO 170 üzerinden psikologlar vasıtasıyla çalışanlara yardım ve destek sağlandı.
EĞİTİM
2000 yılında yüzde 19,4 olan okuma yazma bilmeyen kadınların oranı, 2013 yılında yüzde 6,6’ya geriledi. 2000-2001 döneminde kız çocukları için, ilköğretimde net okullaşma oranları yüzde 90,8 iken, bu oran, 2009-2010 döneminde yüzde 97,8’e, 2012-2013 döneminde yüzde 99,61’e yükseldi.
KADINLARIN EĞİTİMİNE YÖNELİK PEK ÇOK PROJE HAYATA GEÇİRİLDİ
‘’Haydi Kızlar Okula’’ kampanyası ile 350 bin çocuğumuz okullu oldu. ‘’Ana Kız Okuldayız’’ projesi kapsamında, 1. Kademe Okuma-Yazma Kursunu 1.832.617 kursiyer, 2. Kademe Okuma-Yazma Kursunu 307.364 kursiyer, başarı ile tamamladı ve sertifika almaya hak kazandı. 2012-2013 döneminde 80 ilde yürütülen “Taşımalı İlköğretim Uygulaması’’ndan 396 bini kız olmak üzere 810 bin çocuğumuz faydalandı. Aynı dönemde ‘’Taşımalı Ortaöğretim Uygulaması kapsamında ülke genelinde 171 bini kız toplam 376 bin öğrenciye taşıma ve yemek hizmeti verildi. ‘’Anne, Baba, Çocuk Eğitimi Projesi’’ kapsamında aile ile ilgili konularda konferans, panel, kurs, ev ve köy ziyaretleri yoluyla ailelere ulaşıldı. Aile içi şiddet, aile planlaması, gençlerin kötü alışkanlıklarından korunması, töre-namus cinayetleri, kadına karşı şiddet, çocuk istismarı gibi konularda eğitimler verildi. Yoksul ailelerin çocukları okutabilmeleri için maddi yardımlarda ve eğitim materyali desteğinde bulunuldu. Yardımlar belirlenirken kız çocuklarına pozitif ayrımcılık uygulandı.
SAĞLIK
Sağlıkta Cumhuriyet tarihinde görülmemiş yeniliklere imza atıldı. Ev hizmetlerinde çalışanlar sigorta kapsamına alındı. El sanatları işlerini yapan kadınlara, isteğe bağlı sigorta primlerini ödeyebilme imkanı getirildi. Sağlık yardımları kapsamında nüfusun en yoksul kesiminde yer alan ailelerin 0-6 yaş arası çocuklarına, düzenli olarak sağlık kontrollerine götürmeleri şartı ile maddi yardımlar yapılıyor. Ödemeler anneler adına açılan hesaplara yatırılıyor. Doğumlarını hastanede gerçekleştirmeleri ve düzenli olarak doktor kontrolüne gitmeleri şartı ile hamile kadınlara maddi yardımlarda bulunulmaya başlandı. 2013 yılında anne ölüm oranı yüz binde 15,9’a, bebek ölüm hızı binde 10,8’e geriledi. OECD ülkeleri arasında; bebek ölüm oranı ve doğumda gerçekleşen kadın ölüm oranı en hızlı düşen ülke; Türkiye oldu.
SOSYAL GÜVENLİK
Bağımsız çalışanlar için bir ilk olan sigorta kapsamında, emzirme ödeneği; gebelik halinde 16 haftalık iş görmezlik ödeneği analık yardımı olarak ödenmeye başladı. Kadınlara, iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle kazanma gücünün yüzde 10 ve daha fazla kaybedildiğinin tespiti halinde sürekli iş görmezlik geliri bağlanıyor. Çalışan kadınların vefatlarında hak sahibi eş, çocuk ve anne babasına ölüm aylığı bağlanmasına başlanıldı. Ölüm aylığı alan kız çocukları evlendiklerinde, aldıkları aylıkların iki yıllık tutarını bir defaya mahsus olmak üzere evlenme ödeneği olarak alabiliyor. Çocuk sahibi olamayan evli çiftler için tüp bebek uygulaması kapsamında verilen destekler 3 çocuğa çıkarıldı. Yoksulluğun sağlık hizmetine engel olmaması için, doktora düzenli götürülmeleri şartıyla 0-6 yaş çocukları olan annelere şartlı nakit transferi desteği sağlandı. Özürlü çocuğu olan anneye 5 yıl erken emeklilik yolu açıldı. Sigortalı kadına, 3 çocuğa kadar borçlanarak, 6 yıl erken emekli olma imkanı getirildi.
ENGELLİLER HAKKINDA YAPILAN DÜZENLEMELER
Ülkemizde ilk Engelliler Kanunu 2005 yılında çıkarıldı. Kanunla engellilerin eğitim, sağlık, istihdam ve sosyal yaşam başta olmak üzere hakları yasal güvence altına alındı. Engelli çocuğu olan annelere erken emeklilik imkanı getirildi. Engelli çalıştıran işverenlere prim teşviki sağlandı. Engellilere kolay emeklilik yolu açıldı. Talep eden emeklilerimize maaşlarının evinde ödenmesi kolaylığı getirildi. Sosyal güvencesi olsun ya da olmasın özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine devam eden tüm engellilerin, özel eğitim giderleri devlet tarafından karşılanıyor. Engelli Bakım ve Rehabilitasyon merkezlerimizde 4500 engelliye bakım hizmeti veriliyor. 11 bin engellimizin özel bakım kurumlarında bakımı temin edilip, masrafları karşılanıyor. Ailesi yanında bakılan 447 bin engellimiz için aylık asgari ücret tutarında ödeme yapıldı. “Engelliler Destek Projesi” (EDES) ile engellilerimizin kendi projelerini hayata geçirmeleri sağlandı. Engellilerin eğitim kurumlarına taşınması ve özel eğitim hizmeti programı kapsamında; 2002-2013 yılları arasında yaklaşık 1,9 milyon engellimiz için toplam 7 milyar 700 bin lira kaynak ayrıldı.”
Kaynak: IHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.