AK Parti’nin seçim beyannamesi açıklandı. Seçim beyannamesinde
Demokratikleşme ve Yeni Anayasal Sistem, İnsani Kalkınma Nitelikli Toplum, İstikrarlı ve Güçlü Ekonomi, Bilim Teknoloji ve Yenilikçi Üretim, Yaşanabilir Şehirler Sürdürülebilir Çevre ve Vizyoner ve Öncü Ülke başlıkları altında yapılacaklar anlatıldı.
AK Parti’nin seçim beyannamesi Ankara Arena Spor Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıyla açıklandı. Başbakan Ahmet Davutoğlu imzalı sunuşun ardından beyannamede yer alan başlıklar sıralandı. Beyanname, Demokratikleşme ve Yeni Anayasal Sistem, İnsani Kalkınma Nitelikli Toplum, İstikrarlı ve Güçlü Ekonomi, Bilim Teknoloji ve Yenilikçi Üretim, Yaşanabilir Şehirler Sürdürülebilir Çevre ve Vizyoner ve Öncü Ülke olmak üzere 6 başlıktan oluşuyor. Birinci başlık olan Demokratikleşme ve Yeni Anayasal Sistem başlığı altında temel hak ve hürriyetler, yeni anayasa, yönetim modeli ve başkanlık sistemi, adalet sisteminde dönüşüm, güvenlik, yönetişim ve şeffaflık alt başlıkları yer aldı. Beyannamede temel hak ve hürriyetlere ilişkin şu ifadelere yer verildi:
"Bütün etnik, mezhebi ve dini kesimlere, başörtülü veya başı açık, köylü veya şehirli, kadın veya erkek, yoksul veya zengin, şu veya bu siyasi görüşten tüm vatandaşlarımıza eşit mesafede duruyor; her bir bireyin temel hak ve özgürlüklerden en ileri derecede yararlanacağı bir Türkiye’yi hedefliyoruz. Etnik, dini ve mezhepsel aidiyetlerden önce, milletimizin temel değerlerinin yoğrulduğu tarihi yolculuktaki birlikteliğimizi ve eşit vatandaşlık anlayışını benimsiyoruz. Bu anlayışla devletin bütün toplumsal kesimlerler hakkaniyet ölçüsünde, eşitlik temelinde ve demokratik bir ilişki geliştirmesini sağlayacak; toplumsal zenginliğimizin tüm unsurlarını çoğulcu bir yaklaşımla kucaklamaya devam edeceğiz."
YENİ ANAYASA
Yeni anayasanın çağdaş demokrasi anlayışını yansıtması gerektiğine dikkat çekilen beyannamede, "Mümkün olan en geniş mutabakatla ve demokratik yöntemlerle hazırlanmalı, geniş toplumsal kesimlerce sahiplenilmelidir. Anayasanın kapsayıcı, kucaklayıcı, bütünleştirici, çeşitlilikte birliği savunan, çoğulcu ve özgürlükçü olması gerektiğini düşünmekteyiz. Artık Türkiye Cumhuriyeti, toplumun demokratik iradesine dayanmayan, ihtiyaçlarını ve geleceğe dair beklentilerini karşılama yeteneğine sahip olmayan bu yapıyı geride bırakmalıdır. Bu gerçeğin bilinciyle, AK Parti olarak yeni bir yapısal dönüşüm ihtiyacını tespit ediyor ve Türkiye’ye elbirliğiyle, toplum sözleşmesine dayalı, sivil ve demokratik yeni anayasa kazandırma çağrısıyla aziz milletimizin huzuruna çıkıyor ve yetki istiyoruz" denildi.
Yeni anayasanın bireysel hak ve özgürlükleri esas alırken, Türkiye’nin birikimi üzerine inşa edilecek, taraf olduğumuz uluslararası normları gözeterek demokratik bir anlayışla hazırlanacağına dikkat çekilerek, "Yeni anayasa, milletimizin kültürel ve toplumsal çeşitliliğini tanıyan, herhangi bir etnik veya dini kimliğe referans yapmayan bir vatandaşlık tanımını esas alacaktır. Yeni anayasa, toplumun herhangi bir kesiminin dışlanmasına yol açacak değer yargıları ve siyasal tercihler barındırmayacaktır. Anayasamız tüm toplumu kucaklayan, kader birliğimizi yansıtan, demokratik denge ve denetim ilişkisini esas alan bir mahiyette hazırlanacaktır" ifadelerine yer verildi.
YÖNETİM MODELİ VE BAŞKANLIK SİSTEMİ
Yeni anayasa ile Türkiye’nin katılımcılığı ve çoğulculuğu esas alan ve etkili işleyen bir hükümet modeline kavuşmasının elzem görüldüğüne dikkat çekilen beyannamede şöyle denildi:
"Yeni Anayasa çalışmaları, Türkiye’nin 2023 ve sonrasına yönelik kalkınma hedeflerine ulaşmasını kolaylaştıracak etkin ve sağlıklı bir yönetim modeli arayışını da içerecektir. 1960 askeri darbesi sonrasında, bürokrasinin siyaset üzerinde vesayet kurmasını kurumsallaştırmak üzere kurgulanan mevcut sistem, parlamenter sistem olarak takdim edilse de, parlamenter sistemin asgari demokratik gereklerini karşılamaktan uzaktır. Bu sistem, siyasetin sorun çözme kapasitesini zaafa uğratarak Türkiye’yi on yıllarca koalisyon hükümetlerine mahkum etmiş, zayıf ve istikrarsız yönetimlere mecbur kılmış, pek çok köklü siyasi ve ekonomik sorunun derinleşmesine yol açmıştır. Parlamenter sistemin normatif ilkelerine aykırı olarak mevcut sistem, Cumhurbaşkanlığı makamına, vesayetçi aktörler adına hükümeti denetleme misyonu biçmiş, Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki ilişkiyi etkin ve eşgüdümlü bir yönetime imkan sağlayacak hukuki ve kurumsal dayanaklardan yoksun bırakmıştır. Hükümetlerimiz döneminde, hayata geçirilen demokratik reformlar, vesayete karşı mücadelede elde edilen kazanımlar ve mecliste sağlanan güçlü temsil sayesinde, mevcut sistemin zaafları dönemsel olarak aşılarak istikrarlı ve etkin bir yönetim imkanı yakalanmıştır. 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortaya çıkarılan anayasal kriz sonrasında öncülük ettiğimiz anayasal düzenlemelerle, Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi sağlanarak, Cumhurbaşkanlığı makamı vesayetçi misyondan arındırılmıştır. Ancak, doğrudan halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı ile Başbakanın siyasal sistem içindeki yetki ve görev paylaşımı, yeni bir düzenlemeyi zorunlu kılmaktadır. Son sekiz yıl boyunca, AK Parti siyasi vizyonunun öngördüğü birlikte çalışma ahlakı ve millete hizmet şuuru sayesinde, Cumhurbaşkanları ile Başbakanlar arasında uyumlu bir çalışma sağlanarak, mevcut sistemin kriz üretme potansiyeli kontrol altında tutulmuş ve eski dönemlerde rastlanan siyasi veya ekonomik krizlerin yaşanmasına izin verilmemiştir. Ancak mevcut sistem, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın farklı siyasi geleneklerden gelmeleri durumunda, kriz üretme potansiyelini taşımaya devam etmektedir. AK Parti olarak, mevcut sistemin siyasi tarihimizdeki vesayetçi kurgusunu da göz önünde bulundurarak, Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesinin oluşturduğu bu yeni durumun yol açabileceği muhtemel yönetim sorunlarının başkanlık sistemiyle aşılacağına inanıyoruz. Nitekim uzunca bir süredir, savunduğumuz başkanlık sistemini, 2011 yılında kurulan TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na partimizin önerisi olarak da sunmuş bulunuyoruz. Muhalefet partileri ise Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesinin parlamenter sistemin işleyişinde yol açabileceği muhtemel sıkıntıları çözmeye yönelik pozitif bir katkı sunup, ilkesel ve yapıcı bir tartışma yürütmek yerine, meseleyi kişiler üzerinden tartışmayı tercih etmiştir. Bu tutum, siyasetin ve kamuoyunun, etkin ve demokratik bir siyasal sistemi hayata geçirme arayışını olumsuz etkilemiştir. Ayrıca başkanlık sistemi ile ilgili olarak yapılan tartışmalarda, güçlü ekonomiye sahip birçok demokratik ülkenin bu modelle yönetiliyor olduğu gerçeği gözlerden kaçırılmaya çalışılmaktadır. Bu çerçevede tartışmayı kişiselleştirmeden, siyasal geleneğimizdeki tecrübelerden de yararlanarak yeni Türkiye vizyonumuza uygun bir sistem arayışını sürdürmek ve çözüm bulmak zorundayız. Hükümet modellerinin tartışılacağı zemin kuşkusuz demokratik bir anayasal zemin olacaktır. AK Parti olarak, demokratik bir perspektifle yapılandırıldığında, parlamenter sistemle başkanlık sistemi arasında demokrasiye uyum açısından bir fark bulunmadığı kanaatindeyiz. Nitekim her iki sistemin de olumlu örneklerine rastlanabileceği gibi olumsuz örneklerine de rastlanabilir. Ancak bir yandan vesayetçi bir şekilde kurgulanarak demokratik doğasından koparılmış parlamenter sistemin yol açtığı siyasal istikrarsızlıklar, öte yandan yeni Türkiye vizyonumuzun ihtiyaç duyduğu etkin ve dinamik yönetim dolayısıyla, başkanlık sisteminin daha uygun bir yönetim modeli olduğuna inanıyoruz. Milletimizin teveccühüyle hazırlayacağımız özgürlükçü ve insan odaklı yeni Anayasa ile seçimlerin istikrar üretebildiği, yasama ve yürütmenin müstakil olarak etkin olduğu, demokratik denge ve kontrol mekanizmalarının öngörüldüğü, toplumsal farklılıkların siyasal temsilinin sağlandığı, ademi merkeziyetçi bir idare sisteminin güçlendirildiği, karar alma süreçlerinin hızlandığı, her türlü vesayetin engellendiği yeni bir siyasal sisteme geçebiliriz. Bu çerçevede öngördüğümüz başkanlık sistemi, Türkiye’nin AK Parti iktidarında geçirdiği demokratik dönüşümü nihai sonucuna erdirerek, 2023 ve sonrasına yönelik kalkınma hedeflerine ulaşmasını kolaylaştıracak bir çerçeveye sahip olacaktır. Bu unsurlarıyla başkanlık sisteminin, Türkiye’nin siyasal tecrübesine ve gelecek vizyonuna daha uygun olduğuna inanıyoruz."
GÜVENLİK BAŞLIĞI ALTINDA ’DEVLET İÇİNDEKİ PARALEL ÖRGÜTLENME SALDIRILARI’ YER ALDI
Beyannamede, güvenlik başlığı altında ele alınan bir konu da devlet içindeki paralel yapılanma oldu. Beyannamede, "Yakın zamanda demokrasimiz, devlet içinde paralel örgütlenmelerin saldırılarıyla karşı karşıya kaldı. Bu süreçte hukuk araçsallaştırıldı ve ideolojik amaçlarla kullanılmak istendi. Yeni vesayet yapısı olarak da isimlendirilebilecek bu girişimlere halkımızın büyük desteğiyle müsaade etmedik. Kimden kaynaklanırsa kaynaklansın, hangi niyetle olursa olsun devlet otoritesinin parçalanmasına yönelik hiçbir faaliyete asla izin vermeyeceğiz. Milletimizin iradesini, egemenliğini ve geleceğini kimsenin tekeline terk etmeyeceğiz. İster paralel yapı, ister başka adlar altında bu kutlu yürüyüşü durdurmak isteyenlerin karşısında AK Parti kadroları kararlılıkla durmaya devam edecektir. Eski vesayetler ile nasıl mücadele ettiysek, yeni vesayet girişimleriyle de Milletimizin sağduyusu ve desteğiyle mücadelemizi sürdüreceğiz. Uluslararası bağlantıları da değerlendirildiğinde bu unsurlar sadece hükümetimize yönelmiş bir tehdit olarak değil, devletin varlığına kast eden, onun yapısını çökertmeyi hedefleyen bir ulusal güvenlik sorununa dönüşmüştür. Bu tehdit karşısında, kararlı ve dirayetli duracağımız konusunda hiçbir vatandaşımızın şüphesi olmasın" ifadelerine yer verildi.
ŞEFFAFLIK
Kamuoyuyla paylaşılan şeffaflık paketinin süratle hayata geçirileceği belirtilen beyannamede, siyasi partilere yapılan bağış miktarının elektronik ortamda ilan edilmesini ve seçim hesaplarıyla yapılan harcamaların denetiminin yapılmasını ve sonuçlarının elektronik ortamda ilan edilmesinin sağlanacağı dile getirildi. Beyannamede, "Mal bildiriminin yenilenme süresini de 5 yıldan 2 yıla indireceğiz, ara bildirimleri kaldıracağız. Yüksek Mahkeme Başkan ve üyeleri ile daire başkanlarının TBMM Başkanlığı’na mal bildiriminde bulunmasını sağlayacağız. Görevinden ayrılan kamu görevlilerinin ve üst düzey bürokratların 2 yıla kadar eski çalıştığı yerle iş yapamamasını ve görevden ayrıldıktan sonra görevleriyle ilgili şirketlerde vazife alamamasını etkili hale getireceğiz. İmar planlarında oluşan değer artışlarından doğacak rantın, belediyelere ve bakanlıklara kentsel dönüşümde kullanmaları için aktarılmasını sağlayacağız. İmar uygulamalarını tepeden tırnağa yenileyeceğiz. Taşınmazlarının plan değişikliğinden sonraki ilk satışından veya yapı ruhsatı aşamasından önce değer artış payı ödenmesini sağlayacağız" denildi.
İNSANİ KALKINMA, NİTELİKLİ TOPLUM
İnsani kalkınma, nitelikli toplum başlığı altında nitelikli eğitim, sağlıklı nesiller, aile, çocuk ve dinamik nüfus, sosyal koruma ve yoksullukla mücadele, kadın, gençlik, kültür ve sanat, spor, çalışma hayatı ve sosyal güvenlik alt başlıkları yer aldı.
SOSYAL KORUMA VE YOKSULLUKLA MÜCADELE
AK Parti’nin seçim beyannamesinde sosyal koruma ve yoksullukla mücadele başlığı altında, "Sosyal yardım alanında hak temelli bir anlayış içinde etkinliğin artırılmasına yönelik olarak Sosyal Yardım Kanunu çıkaracağız. Kurum bakım hizmetlerinde standartları geliştirerek, denetim sitemimizi etkinleştireceğiz. Sosyal yardımlarda aile büyüklüğünü esas alacak, ailenin bütünlüğünü koruyan bir modeli hayata geçireceğiz. Sosyal destek ve hizmetlerin hak temelli olarak bütünleşik bir şekilde sunulduğu bir sosyal destek sistemi kuracağız. Sosyal Hizmet Merkezlerinde yürütülen hizmetlerimizin çeşitliliği ve etkinliğini artıracağız" denildi.
SOSYAL GÜVENLİK
Beyannamede yer alan sosyal güvenlik başlığında, "Ticari faaliyette bulunan emeklilerimizden kesilen ayda yüzde 15 oranında Sosyal Güvenlik Destek primini yüzde 10‘a indireceğiz. 630 binden fazla emeklimizin yararlanacağı bu düzenlemeyle emeklilerimizin aylıklarına ortalama en az 50 liralık ayrıca bir artış sağlayacağız. 65 yaş aylığı alan vatandaşlarımızın 145 lira olan aylığını, 200 liraya çıkaracağız. İmkânlarımız arttıkça emeklilerimize ve diğer sosyal gruplara desteğimizi daha da artıracağız. Bu ve benzeri tedbirlerimiz ile bir yandan gelir dağılımını iyileştirmeye, diğer yandan ekonomik canlılığımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Evde çocuk bakım hizmetleri yoluyla kayıtlı kadın istihdamını destekleyeceğiz" ifadeleri yer aldı.
İSTİKRARLI VE GÜÇLÜ EKONOMİ
İstikrarlı ve güçlü ekonomi başlığı altında Büyüme ve Makroekonomik İstikrar, Ödemeler Dengesi, Enflasyon ve Para Politikası, Mali Piyasalar ve Finansal Hizmetler, Mali Disiplin, Kayıt Dışılığın Azaltılması, Kamu Sermayeli Şirketler ve Özelleştirme, Tasarruflar, Yatırımlar, İstihdam, Tarım ve Gıda, Enerji Güvenliği, Ulaştırma ve Lojistik, Ticaret, Turizm, İnşaat, Teknik Müşavirlik ve Müteahhitlik alt başlıkları yer aldı.
ÖDEMELER DENGESİ
Ödemeler dengesi başlığı altında ise şu ifadeler yer verildi:
“Türkiye’nin girdi tedarik ihtiyacı envanteri dikkate alınarak Girdi Tedarik Stratejisi’ni (GİTES) güncelleyeceğiz. Orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlere yönelik Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerine öncelik verilmek suretiyle Türkiye Sanayi Stratejisi ve Sektörel Stratejiler hazırlayacağız. Orta ve yüksek teknolojili ürünlere yönelik yeni yatırım destek programları oluşturacağız. Firmaların orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürün üretimine odaklanması amacıyla yatırım destek programlarının uygulamasına başlayacağız. İthalat bağımlılığını azaltmayı esas alan büyük ölçekli yatırımları ve stratejik sektör boyutlarını içeren yeni teşvik sistemini etkili olarak hayata geçireceğiz. Yerlilik oranını artırmak amacıyla, tedarik zincirindeki işletmeler arasındaki işbirliğini ve katma değer artışını sağlayacak kümelenme faaliyetlerini destekleyeceğiz. Türkiye’nin geleneksel ihracat pazarlarındaki payını düşürmeden, AB-dışı ülkelere olan mal ve hizmet ihracatını artırmak için gerekli düzenlemeleri yapacağız. İhracat desteklerinde etkililik esas alınacak, gelişme potansiyeli olan sektörlere öncelik vereceğiz. Türkiye’nin ikili ve çok taraflı yükümlülükleri çerçevesinde yurtiçi üretimde yerli ara malı kullanımının ve katma değerin artırılmasını sağlayacağız. Tasarım konusunda üniversite-sanayi işbirliği alanlarını genişleterek, yenilikçi üretim yapısını güçlendireceğiz. Tüketime yönelik ihraç ürünlerinde özgün tasarım faaliyetlerini özendirecek, nitelikli tasarımcı yetiştirilmesini sağlayacağız. Patent tescili ve uluslararası marka oluşturulmasını destekleyecek, tanıtım ve pazarlama konusundaki destekleri, ihracatçıların ihtiyaçları doğrultusunda geliştireceğiz.”
ENERJİ SEKTÖRÜNDEKİ GİRDİ MAHİYETİNDE OLAN VE ÜRETİLMESİ YÜKSEK KATMA DEĞER SAĞLAYACAK HEDEF ÜRÜNLER LİSTESİ ÇIKARILACAK
Beyannamede, “Enerji sektöründe girdi mahiyetinde olan ve üretilmesi yüksek katma değer sağlayacak hedef ürünler listesi çıkarılacak ve bunların üretimine yönelik yatırımlar desteklenecektir. Enerji üretim tesislerinde kullanılan teçhizatın yurtiçinde üretimini destekleyeceğiz. Rüzgâr, güneş, hidroelektrik gibi alternatif enerji kaynakları üreten tesislerde kullanılan, makine ve teçhizatın yurtiçi üretiminin payını artıracağız. MTA’nın yurtdışında da madencilik faaliyeti yapabilmesini sağlayacağız. Demir çelik sektörünün hurda girdiye olan bağımlılığını azaltacağız. İnorganik kimya, biyoyakıt, alternatif kompozit malzemeler gibi alanlarda Ar-Ge faaliyetlerini teşvik edeceğiz. Elektrikli araçlar için prototip batarya üretimini gerçekleştireceğiz. Yüksek teknolojili ürünlere yönelik yatırımları ülkemize çekmek üzere serbest bölgelerin cazibesini artıracağız. Yerli makine üreticilerinin rekabet gücünü artıracak mekanizmalar oluşturacağız. Atıkların ekonomiye kazandırılmasına önem vereceğiz. Yerli makine üreticilerinin yurtiçinde rekabet güçlerini artırmak için finansal ortamı iyileştirmeye yönelik mekanizmalar oluşturacağız. Dâhilde İşleme Rejimi, ihracata yönelik üretimde yurtiçinden girdi tedarik edilmesini teminen gözden geçirecek ve gerekli tedbirleri alacağız. Tohumculuk geliştirme ve üretim kapasitemizi artıracağız. Özellikle son dönemde ticaret ortaklarımızda yaşanan gelişmelere bağlı olarak ihracatçılarımızın yeni pazarlara erişmesine yönelik mevcut imkânları iyileştireceğiz. e-Ticaretin, ihracatın artırılmasında etkili bir araç olarak kullanılması amacıyla gerekli mekanizmaları geliştireceğiz. Yerli ürünler gibi ithal ürünlerin de sağlık, çevre, enerji verimliliğine dair teknik düzenlemelere uygunluğunu sağlayacağız. Uluslararası hizmet ticareti müzakereleri kapsamında, ülkemiz yatırımcılarının yurt dışında haklarının teminat altına alınması ve korunmasını sağlayacağız” denildi.
ENERJİ GÜVENLİĞİ
Enerji güvenliği konusunda ise, “Doğalgaz depolama kapasitesini artıracağız. Bu kapsamda, yapımı devam eden ve tamamlandığında 1 milyar m3 gaz depolama kapasitesi temin edecek Tuz Gölü Yeraltı Depolama projesinin ilk aşamasını 2017 yılında, ikinci aşamasını ise 2019 yılında tamamlayarak devreye almayı planlamaktayız. Trans Adriatik Doğal Gaz Boru Hattı Projesiyle (TAP) doğalgazın Yunanistan ve Arnavutluk üzerinden İtalya’ya ulaşması planlanmaktadır. Yine, Irak Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı Projesi’yle Türkiye ve Avrupa için gaz alışı gerçekleşmesi planlanmaktadır. Tarımsal amaçlı kullanılamayacak nitelikte 6 bin hektar alanda 3 bin Megavat kapasiteye sahip Karapınar Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi ilan edilmiştir. 2015 yılında yatırımcılara yer tahsisi yapılması hedeflenmektedir. Dolgu hacmi bakımından Türkiye’nin 2. büyük, 1.200 Mw’lık kurulu gücüyle 4. büyük baraj ve HES olacak Ilısu Santrali ile yıllık ortalama 4,12 milyar Kw/s enerji üreteceğiz” denildi.
ULAŞTIRMA VE LOJİSTİK
Ulaştırma ve lojistik konusunda, “Önemli ulaşım koridorlarını otoyol ağı ile birbirine bağlayacak başta Marmara Bölgesi olmak üzere YİD modeliyle yeni otoyollar inşa edeceğiz. Bu ağın önemli parçaları olan İstanbul-Bursa-İzmir (Körfez Geçiş Köprüsü dahil) ve Kuzey Marmara Otoyolu’nu tamamlayarak hizmete açacağız. Bu kuşağın önemli bir bölümü olan ve üzerinde demiryolu da bulunan Çanakkale Boğaz Köprüsü’nün yer aldığı güzergâhın da yapımına başlayacağız. Böylece otoyollar ve köprülerle çevrilmiş Marmara ringini oluşturacağız. Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve AVRASYA Tüneli’ni tamamlayacağız. Ankara-Niğde Otoyolu ile Ankara-Kırıkkale-Delice, Mersin-Silifke (Taşucu), Çiğli-Aliağa-Çandarlı ve Antalya-Alanya otoyollarının yapımına başlayacağız. Aydın-Denizli-Burdur, Afyonkarahisar-Burdur-Antalya, Ankara-Sivrihisar, Sivrihisar-Bursa, Sivrihisar-İzmir, Şanlıurfa- Diyarbakır-Habur, Delice-Samsun, Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Balıkesir, Gerede-Merzifon, Yalova-İzmit ve Merzifon-Gürbulak Otoyolu projelerinin 2023 yılına kadar gerçekleştirilmesini hedefliyoruz” ifadelerine yer verildi.
BİLİM, TEKNOLOJİ VE YENİLİKÇİ ÜRETİM
Bilim, Teknoloji ve Yenilikçi Üretim başlığı altında, Bilim, Teknoloji ve Yenilik, Sanayi Politikaları, Girişimcilik ve KOBİ’ler, Bilgi Toplumuna Dönüşüm alt başlıkları yer aldı.
YAŞANABİLİR ŞEHİRLER, SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇEVRE
Yaşanabilir Şehirler, Sürdürülebilir Çevre başlığı altında, Refahın Bölgelere Dengeli Dağılımı, Mekân Planlaması ve İmar, Kentsel Dönüşüm ve Konut, Kentsel Altyapı, Yerel Yönetimler, Kırsal Kalkınma, Çevrenin Korunması ve Afet Yönetimi alt başlıkları yer aldı.
Mekân planlaması ve imar alt başlığında, “İmar mevzuatını günün ihtiyaçlarına uygun olarak revize edeceğiz. Kentsel tasarım ilkelerini ve uygulamalarını; engelli, yaşlı, hareket kısıtlılığı olanlar gibi özel ilgi bekleyen kesimlerin hizmetlere erişimini kolaylaştırmak üzere geliştireceğiz. Şehirlerde kamu arazilerinin imarlı yapılaşma, ekonomik kalkınma, ortak sosyo-kültürel fayda temelinde daha aktif kullanımını sağlayacağız. Önümüzdeki dönemde tarihi dokusu güçlü şehirlerimiz başta olmak üzere dikey değil yatay bir yapılaşmayı özendireceğiz. İnsan dostu, çevre dostu, estetik, katılımcı ve müreffeh hale gelmiş kimlikli ve kişilikli şehirler oluşturacağız. Şehirlerimizin planlı ve sağlıklı bir yapıya kavuşması için arazi kullanımı, planlama ve yapılaşma konularında temel ilke ve standartlar ile denetim mekanizmasını içerecek şekilde imar ve şehircilik mevzuatını yenileyeceğiz” denildi.
Kırsal kalkınma alt başlığında ise şu ifadelere yer verildi:
“Doğal ve kültürel kaynak potansiyeli yüksek yörelerde kırsal turizm altyapısını geliştireceğiz. Kırsal alanda yürütülen iskân projelerinin yöresel mimari dokuyu gözetecek şekilde uygulanmasını sağlayacağız. Ulusal kaynaklarla merkezi idareler tarafından yürütülen tüm kırsal kalkınma program ve projelerinin uygulayıcı kurum başkanlığında ilgili kurumlarla bir araya gelinerek yıllık çalışma ve saha ziyareti yapacağı yönlendirme komitelerinin ihdas edilmesini sağlayacağız. KÖYDES kapsamında derlenen köy altyapısı verilerinin Resmi İstatistik Programı kapsamına kazandırılması ve TÜİK tarafından yıllık köy altyapısı envanterinin yayımlanmasını sağlayacağız. IPARD kapsamında, 1,9 Milyar TL’si hibe olmak üzere toplamda 4 Milyar TL yeni yatırımla ilave 5 bin tesis açacak, 40 bin yeni istihdam sağlayacağız. IPARD-2 Uygulama Döneminde, IPARD-I`den farklı olarak kamu katkısının kadın ve genç çiftçilerde yüzde 70`e kadar çıkarılmasını sağlayacağız. IPARD-2 Uygulama Döneminde, Kırsalda “Yenilenebilir Enerji Yatırımları” destek kapsamına alınmasını, destek oranının kamu yatırımları için yüzde 100`e kadar çıkmasını sağlayacağız. 81 İlimizin TKDK tarafından desteklenmeye başlaması ile TKDK’yı ödeme ajansına dönüştüreceğiz. 2015 yılı ve sonrasında kırsal kalkınma alanındaki bilgi ve tecrübelerimizi SESRIC üyesi 57 İslam ülkesine aktaracağız.”
VİZYONER VE ÖNCÜ ÜLKE
Vizyoner ve öncü ülke başlığı altında ise, Etkin, Hakkaniyetli, İtibarlı Dış Politika, Küresel Kalkınma Gündemine Katkı, Bölgesel ve Uluslararası İşbirlikleri ve Yurt Dışında Yaşayan Vatandaşlarımız ve Akraba Topluluklar alt başlıkları yer aldı. Beyannamede, “İsrail’in Mavi Marmara saldırısıyla ilgili olarak Mart 2013’te özür dilemesinin ardından başlayan normalleşme sürecinde ilerleme kaydedilmesi, İsrail‘in Filistin‘e yönelik saldırıları ve başta Gazze olmak üzere uyguladığı acımasız ambargo sona ermedikçe mümkün olamayacaktır” denildi.
Beyannamenin sonunda 7 Haziran seçimlerine doğru başlıklı bir bölüm de yer aldı.
Kaynak: IHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.