Ordu Üniversitesi (ODÜ) Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Recep Sıralı, dünyada en çok bal üretilen ülkelerden olmasına rağmen Türkiye’de koloni başına bal veriminin ortalama 15 kilogram kadar olduğunu, oysa ileri ülkelerde bunun 60 kilogram olduğunu belirterek, "Ülkemizde var olan ballı bitkilerin potansiyelinden yeterince yararlanamıyoruz" dedi.
Arı yetiştiriciliği ve bal üretiminde temel etken olan iklim şartları, coğrafik koşullar ve ballı bitki örtüsünün uygun olmasının Türkiye açısından büyük bir şans olduğunu, dünyada mevcut ballı bitki tür ve çeşitlerin yüzde 75’inin Türkiye’de bulunmasının büyük bir doğal zenginlik olarak ön plana çıktığını belirten Yrd. Doç. Dr. Recep sıralı, çeşitli bölgelerin kır, ova, yayla ve meralarında farklı tarihlerde ballı bitki çiçeklerinin açtığını, bol ve kaliteli nektar salgıladığını, bu bölgelerin yaz aylarında adeta bir nektar seline dönüştüğüne dikkat çekti. Günümüzde bal üretiminin yılda 80 bin ton ve bal mumu üretiminin ise 4 bin 500 tona ulaştığını, bu haliyle arıcılığın ülke ekonomisine bal ve bal mumu olarak sağladığı katkının 150 milyon liradan oldukça fazla olduğunu belirten Sıralı, "Arıcılığın bitkisel üretime olan katkıları da dikkate alındığında bu faaliyetin ekonomimize olan toplam katkısının 500 milyon lira civarında olduğu tahmin edilmektedir" diye konuştu.
Türkiye’de son 10 yılda 140 bin sabit, 40 bin gezginci olmak üzere toplam 180 bin yetiştirici bulunduğunu, gezginci arıcılık yapan 40 bin kişi arıcılığı profesyonel anlamda yaptığını ve geçimini sadece arıcılıktan sağladığına dikkat çeken Sıralı, bunun da aile fertleriyle birlikte yaklaşık 200 bin kişinin yaşamını sadece arıcılığa bağladığı anlamına geldiğini vurguladı.
"BAL STRATEJİK ÜRÜN OLDU"
Balın Türkiye için stratejik bir ürün haline geldiğine dikkat çeken Sıralı, şöyle konuştu: "Türkiye’den gerçekleştirilen bal ihracatı ile ülkemize her yıl milyonlarca dolarlık döviz girdisi sağlanmaktadır. Geçtiğimiz dönemlerde yıllık 20-25 bin ton bal, yurt dışına ihraç edilerek ülke ekonomisine yaklaşık 30 milyon dolar katkı sağlanmasına karşın ülkemizin son yıllardaki bal dışsatımının düşüklüğünün nedeni, dış pazarın istediği kalitede ürün üretilememesinden kaynaklanmaktadır. Tüm dünyada üretilen çam balının yüzde 92’sini Türkiye karşılamaktadır. Ülkemizde üretilen çam balının yüzde 95’i
ihraç edilmektedir. Bu ürün Türkiye için fındıktan sonra gelen en stratejik üründür."
"BAL VERİMİNİ YÜKSELTMELİYİZ"
Tüm bu avantajlara, dünyada ABD, Rusya ve Çin’den sonra en çok bal üreten ülke olmasına rağmen Türkiye’de koloni başına bal veriminin oldukça düşük durumda olduğunu vurgulayan Sıralı, "Düşük sayıda koloni varlığına rağmen önemli derecede bal üreten bazı ülkelerin varlığı da arıcılıkta daha çok çalışmalar yapmamızın zorunluluğunu ortaya koymaktadır. Türkiye’de koloni başına bal veriminin ortalama 15 kilogram kadar olması, ülkemizde var olan ballı bitkilerin potansiyelinden yeterince yararlanamadığımızı ve bal arısı popülasyonlarımızın verim düzeylerinin yeterli olmadığını göstermektedir. Bu verim düşüklüğü, Türkiye arıcılığının içinde bulunduğu eğitim, arı hastalık ve zararlıları, modern donanım ve teknik yöntemlerin kullanımına ilişkin birtakım sorunlardan da kaynaklanmaktadır. Oysa kovan başına bal verimi arıcılığı ileri ülkelerde 60 kiloya kadar yükselebilmektedir. Bu durumda alınacak teknik ve kültürel önlemlerle bal verimi ortalaması yükseltildiğinde ülke üretiminin ne denli artırılabileceği kolaylıkla anlaşılabilmektedir" şeklinde konuştu.
Sıralı, kırsal kesimin refahına önemli oranda katkıda bulunabilecek, uygun ve önemli bir faaliyet kolu olabilecek arıcılığın bir toplumsal kalkınma aracı olarak devletçe her yönüyle desteklenmesi, geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve bu amaçla da yasal ve örgütsel düzenlemelerin bir an önce yapılması gerektiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: IHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.