BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Büyük Birlik Partisi ve Saadet Partisinin seçim işbirliğine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Bir etkinliğe katılmak üzere Eskişehir’e gelen BBP Lideri Destici, girişte basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Büyük Birlik Partisi ve Saadet Partisi’nin (SP) seçim işbirliğine ilişkin konuştu. Destici, 7 Haziran ayında yapılacak genel seçimlerin barış, kardeşlik ve huzur içinde geçmesini diledi. Seçimin demokratik bir seçim olmayacağını öne süren Destici, “Çünkü Türkiye darbe anayasası ile yönetiliyor, darbe kanunu ile biz seçime gidiyoruz. Antidemokratik bir seçim kanunu. Dolayısıyla da biz sandığa isterdik ki tam anlamıyla temsilde adalet sağlansın ama bunun olamayacağı bugünden itibaren gözüküyor. Biz bununla ilgili uyardık. Sadece bununla ilgili değil, tekliflerimizi de sunduk ama kabul görmedi” dedi.
Avrupa’daki birçok ülkede işbirlikleri olduğunu ve koalisyonla yönetildiğinden söz eden Destici, “İleri demokrasilerde, tam demokrasi ile yönetilen ülkelere bakın, Avrupa’ya bakın, neredeyse tamamında seçim işbirlikleri görürsünüz ve neredeyse tamamına yakını da koalisyonlarla yönetiliyor. Oralarda istikrar çok fazla. Türkiye tek parti iktidarı ile yönetildiği halde bugün istikrardan bahsedebilir miyiz? Bugün Türkiye’de büyük bir kaos var, kamplaşma var, ayrışma var, çatışmaya doğru giden ve herkesi endişelendiren bir süreç var. biz Büyük Birlik Partisi ve Saadet Partisi olarak seçim dönemi başladığı günden itibaren geniş bir mutabakat aradık. Milletin önüne bir iktidar alternatifi koyalım istedik ve büyük gayret gösterdik. Neticede Büyük Birlik Partisi ile Saadet Partisi bir seçim işbirliği gerçekleştirdi. Ben bu seçim işbirliğinin her iki partiye de hayırlı sonuçlar vermesini diliyorum” diye konuştu.
“BİRLİKTE MECLİS’E GİDELİM, BİRLİKTE TÜRKİYE’Yİ YÖNETELİM DEDİK”
BBP ve SP işbirliğinde tabanın da büyük katkısı olduğuna değinen Destici, “Bu işbirliğinin gerçekleşmesinde hem iki parti yöneticilerinin büyük katkısı olduğu kadar tabanlarının da katkısı oldu. Neticede milletin önüne yeni bir alternatif koyduk ve birlikte Meclis’e gidelim, birlikte Türkiye’yi yönetelim dedik. Çünkü Türkiye’nin huzuru da, güvenliği de, barışı da, adaleti de, hepsi birlikten geçiyor. Şu anda Türkiye’nin en çok aradığı şey birlik. Biz bu birlikteliği sağladık” ifadelerini kullandı.
Bir basın mensubunun “Seçim sürecini baltalamaya yönelik terör olayları iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu yanıtlayan Destici, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin 30 yıldan beri başında bir terör belası var. PKK terörü var ve 3 yıldan beri sürdürülen bir çözüm süreci var. Bu sürecin biz çözülme, ayrışma ve kandırmaca süreci olduğunu söylüyoruz. Bu son olay da bunu gösterdi. Milletin gözü önünde birtakım oyunlar oynanmakta. Başbakan Yardımcısı diyor ki; “Vatan evlatlarına kurşun sıkan terörlere terörist diyemeyenler, örgütün siyasi temsilcisi olurlar”. Peki ben soruyorum. Örgütün temsilcileri ile Oslo’da görüşenler, pazarlık edenler, müzakere edenler, Dolmabahçe görüntüsü verenler ne oluyor acaba? Bunun cevabını aramak lazım ya da “Eşkıya mensuplarının, terör mensuplarının Güneydoğu’daki bazı bölgelerde silahlarla gezmesi normalleşme süreci ile açıklanamaz”. Peki neyle açıklanır o zaman? Niye buna göz yumuyorsunuz? Herkes biliyor, herkes bağırıyor. Biz söylüyoruz. Bu konuda tedbir almayanlar maalesef bugün bu konuda şikayetçi olur duruma geldiler ve terör örgütünün siyasi uzantılarını gösteriyorlar. Bence bu doğrudur, siyasi terör örgütü bu işlerin baş müsebbibidir ama buna göz yumanlar, müzakere edenler ve pazarlık edenler bunun sorumlusudurlar. Şimdi neredeyse silahlı kuvvetlerin mensupları operasyon yaptılar diye suçlanır hale gelecekler, halbuki eğer o bölgede silahlı terör örgütü görülmüşse ve operasyon yapılmıyorsa asıl o zaman görevlerini yapmış olmazlar. Bu birilerinin iddia ettiği gibi bir provokasyon amaçlı ya da oy devşirmeye yönelik yapılıyorsa, ben ‘pes doğrusu’ diyorum. Hiçbir vatan evladı, vatanını seven kimse terörden beslenmez, kandan beslenmez ve oy kazanmak için ya da seçim kazanmak için bu tür hadiselere girmez. Ben bunu kimseye yakıştıramıyorum.”
Kaynak: IHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.