Manisalı Vacide Yılmaz, üç günlükken havale geçirip yarım felç ve zihinsel engelli olan oğlu Alaattin’e 16 yıldır bebek gibi bakıyor. Oğlunun daha fazla özel eğitim almasını ve hayata tutunmasını isteyen acılı anne Yılmaz, ’’Ben ölürsem oğlum ne yapar? Ne olur yardım edin’’ dedi.
Manisa’nın Gördes ilçesine bağlı Beyenler köyünde yaşayan 2 çocuk annesi Vacide Yılmaz (44), 2009 yılında çiftçilik yapan eşi Şerafettin Yılmaz’ı kalp krizi sonucu kaybetti. 16 ve 19 yaşındaki 2 çocuğuna hem anne hem de babalık yapmak zorunda kalan Vacide Yılmaz, aynı zamanda küçük çocuğu Alaattin Yılmaz’ın (16) 3 günlükken havale geçirmesi sonucu yarım felç ve spastik özürlü olması sonucu zorlukları tek başına omuzuna yüklendi. Vacide Yılmaz, küçük oğlunun ameliyata girecek olması ve tedavileri için mecburen köyünden İzmir’e taşındı. Eşinin yokluğu ve çocuklarının sorumluluğunu tek başına karşılayan anne, tek göz odada çocuklarına bakmaya çalışıyor.
İKİ ÇOCUĞU DA HAVALE GEÇİRDİ
Ömrünün küçük çocuğuna bakmakla geçtiğini dile getiren Vacide Yılmaz, şöyle konuştu: ’’Büyük oğlum Barış, bebekken yüksek ateşten havale geçirdi. Çok şükür hiçbir sağlık sorunu olmadı. Ancak, küçük oğlum Alaattin 3 günlükken yüksek ateşten havale geçirdi, yarım felç oldu. Sağ ayağını kullanmakta problem yaşıyor, sağ elini kullanamıyor, zekasında problem var. Zihinsel engelli ve konuşmasında problem var. Ömür boyu tedavi görmesi lazım. 2009 yılında eşim kalp krizi nedeniyle vefat etti. Eşim vefat ettikten sonra Alaattin’in tedavisi için İzmir’e gelmek zorunda kaldık. İzmir’de 6 senedir yaşıyoruz. Bütün günüm Alaattin ile beraber. Okula götürüyorum, başında bekliyorum. Özel eğitime götürüyorum başında bekliyorum.’’
BEN ÖLÜRSEM ÇOCUĞUMA NE OLUR
Tekrar köye gitmeyi düşündüğünü, en azından köyünde evine ocağına sahip çıkmayı düşündüğünü dile getiren acılı anne Vacide Yılmaz, şunları söyledi: "Büyük oğlum Barış, ’Anne bu çocuk tedavi görecek. Köyde nasıl olacak. Bu çocuğun sonu ne olacak’ diyor. Bu nedenle İzmir’de duruyoruz. Alaattin’i hafta da bir gün özel eğitime Konak Engelliler Merkezi’ne götürüyorum. Sürekli yanımda olduğu için bana karşı hırçınlığı var. Doğru düzgün evimde oturamıyorum. Önceki gün hastaneye gittik, geçen gün kaymakamlığa gittik, bugün yine aynı öyle, ömrüm hastanelerde geçiyor. Doğru düzgün evde duramıyorum."
Alaattin’in iyi olması için koşturduğunu anlatan Vacide Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Elimden geleni yapıyorum. Alaattin’i ameliyat eden doktor diyor ki, ’Hafta da bir gün özel eğitim az’ Alaattin’in daha fazla özel eğitim almasını istiyorum. Çocuğum iyi olsun başka bir şey istemiyorum. Çocuğumun geleceği için. Bir anne ne ister başka. Çocuklarım için bu hayattayım. Hep düşünüyorum, Allah’ım ben ölürsem bu çocuğumun sonu ne olur. Kafam da hep o var zaten. O kuşku var. İki evladım için bir göz odada ömrümü tüketiyorum. Benim çocuğuma yardımcı olsunlar. Başka hiçbir şey beklemiyorum. Sadece Alaattin’in iyi olmasını istiyorum. Ben elimden gelen gayreti gösteriyorum. Herkes öyle söylüyor. ’Sen çok mükemmel bir annesin elinden gelen her çabayı gösteriyorsun çocuğuna biz ne anneler görüyoruz. Cennetin kapısını sen açacaksın’ diyorlar. Elimden gelen her çabayı gösteriyorum’’
16 YILDIR BEBEK GİBİ BAKIYORUM
Devletin verdiği 700 lira bakım parası ile geçimini sağladıkların ifade eden Vacide Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: ’’Bakım parası haricinde hiçbir gelirimiz yok. Ben devamlı Alaattin’e bakmak zorunda olduğum için çalışamıyorum. Kıt kanaat geçiniyoruz. Allah razı olsun ev sahibi kira parasını almıyor durumumuzdan dolayı. Onlarından haklarını ödeyemem. Bana destek çıktılar isteseler beni evden gönderirler. Komşularım da yardımcı oluyor. Alaattin’in daha fazla özel eğitim almasını istiyorum. Yeter ki çocuğum iyi olsun başka bir şey istemiyorum. Çocuğum iş okuluna gitsin meslek öğrensin. Kendi ayaklarının üstünde dursun. İhtiyaçlarını kendi göremiyor. Şuan 16 yaşında ama bir bebek gibi 16 yıldır bütün ihtiyaçlarını ben görüyorum. Bunu yaparken hiçbir sitemim olmadı olmaz. Ben bir anneyim. Oğlumun iyiliğin istiyorum. Ben öldükten sonra ne olacak ben onu düşünüyorum. Tuvalete giderken, üstünü giyerken, ayakkabısını giyerken, banyosunu yaparken hepsine yardım ediyorum’’
ALTI YILDIR BİR GELİŞME OLMAMIŞ
Engellilere yıllarca eğitim veren Güven Aksaray da, ’’Bu çocuğumuzda farklı bir özellik var. Aynı zamanda hem spastik özür var hem zihinsel engelli hem de konuşma yeteneklerini hemen hemen kaybetmiş bir çocuğumuz. Rehabilitasyon merkezine 6 yıldan beri gidiyor fakat çocuk sadece orada fizik tedavi görüyor. Fizik tedavide de yeterli bir seviyeye gelmemiş. Bu bakımdan bu çocuğun ileri ki yaşlarda başkaları ile iletişime geçmesi için konuşma akışını artırmak lazım. Bunu da eğitimsel olarak özel eğitim okullarına vermek lazım. Bu okullara her gün devam edeceği için hem el geliştirme becerilerini geliştirme hem zihinsel kayıplarını hem de konuşma terapisini hem de fiziksel tedavisini de orada başarı ile uygulayacağını ümit ediyorum. Bütün dileğim bu çocuğun bir iş kolu okuluna verilmesinin sağlanması. 23 yaşına kadar orada eğitim görecek. Çocuğu da hayata daha çabuk alıştıracağımızı düşünüyorum’’ dedi.
Kaynak: IHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.