Çağlayan Adliyesi’ndeki elim saldırı sonrasındaki tabloyu değerlendiren dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, olayın planlı bir eylem olduğuna dikkat çekerek; “Danıştay saldırısında olduğu gibi burada da güvenlik zafiyeti var. Adliye saraylarına giriş çıkışlar son teknolojik güvenlik tedbirleri alınarak donatılmalı” dedi.
Adalet eski Bakanı DSP Genel Başkan Yardımcısı Hikmet Sami Türk İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde rehin alındıktan sonra şehit edilen Mehmet Selim Kiraz’ın ölümüne ilişkin yaşanan tabloyu 2006 yılında gerçekleştirilen Danıştay saldırısı üzerinden örneklendirerek değerlendirdi. Olayı “alçakça bir cinayet” sözleri ile tanımlayan Türk; “CinayEeti işleyenler aynı, geçmişte de böyle önemli görevler icraa edenleri seçmişlerdir. Danıştay İkinci Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin adaletin tevzi ettiği bir yerde yargı mensubu olarak şehit edilmiştir. Bu çok dikkat çekicidir. Yani Danıştay saldırısında olduğu gibi burada da güvenlik zafiyeti var. Silahları ile giriyorlar. Davaya bakan savcıyı buluyorlar. Bu alçakça bir cinayet” dedi.
SEÇİLMİŞ BİR SAVCIYDI
Şehit düşen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın planlanan eylemde seçilen bir isim olduğunu aktaran Türk; “ Türkiye’de en büyük adalet sarayında iki kişi silahları ile birlikte örgüt flamaları ile birlikte propaganda yapmak için böyle bir cinayeti işlemeleri güvenlik zafiyetini ortaya koymaktadır. Berkin Elvan ile ilgili polislerin isimlerini öğrenmek için adalet sarayına giriyorlar, savcının odasını buluyorlar, ve saatler süren bir görüşme sağlıyorlar. Bu planlanan bir eylem ve seçilmiş bir savcıydı. Çünkü ondan belli bir bilgi alıp sözde halk mahkemelerinde yargılamak için.
GÜVENLİK İÇİN SON TEKNOLOJİK DONANIM ŞART
Adalet sarayları için alınacak güvenlik tedbirlerinde son teknolojik sistemlerin sağlanması gerektiğini ifade eden Türk; “ Bu kişiler avukat cübbeleri ile girdiler. Ama adalet sarayına davalı, davacı birçok kişi giriş yapıyor. Orada güvenlik anlamında son teknoloji otomatik cihazlar kullanılmalı. Birçok ülkede olduğu gibi güvenlik sistemleri var. Silahları ile girildiğinde alarmlı teknik cihazlar kullanılıyor. Bizde de bu tarz benzeri sistemler kullanılmalı” diye konuştu.
CENAZE PROPAGANDAYA DÖNÜŞTÜRÜLMEMELİ
Yurt dışında terör eylemlerini gerçekleştiren örgüt üyelerinin cenazelerinin olası propagandaya mahal vermemek için ailelerine teslim edilmediği modelinin Türkiye’de uygulanma olasılığına ilişkin de açıklamada bulunan Türk; “ O aileler de çocuklarının böyle bir eylem gerçekleştirmek istemezlerdi. Onlar açısından da çok üzücü bir durum. Evet yurt dışında bu tür eylemleri gerçekleştiren örgüt üyelerinin cenazelerinin ailelere teslim edilmediğine yönelik örnekler var. Propagandaya dönüşmemesi adına. Ama Türkiye’de böyle bir şey yapmak mümkün değil. Ya devlet eliyle gömeceksiniz ya da aileleri gömecek. Ama örgüt tarafından cenazelerin propagandaya dönüştürülmemesi adına tedbir alınmalı.”
Kaynak: IHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.