Duygu davası
19 Nisan 2022 Salı 22:07PROF. DR. HAKAN KAR’IN RAPORU KABUL GÖ-RMEDİ
“Şüpheden sanık yararlanır” ilkesine yer verilen kararda, varsayımlara dayanılarak sanık hakkında mahkumiyet hükmü tesis edilemeyeceği belirtildi. Prof. Dr. Hakan Kar’ın soruşturma aşamasında hazırladığı mütalaada yer alan inceleme sonuçları ile muhtemel senaryo şeklindeki kabulün mahkemece sabit gö-rülmediği aktarılan kararda, Prof. Dr. Kar’ın hazırladığı rapor ile Adli Tıp 1. ve 3. İhtisas Kurulu’nun hazırladığı rapor arasındaki çelişkilere yer verildi.
ADLİ TIP KURUMU RAPORLARINA İTİBAR EDİLDİ
Prof. Dr. Kar’ın hazırladığı mütalaada muhtemel sonuçlara ilişkin varsayımlara dayanan tespitlerin bulunduğu paylaşılan kararda, “Odadan alınan kan ö-rneklerinin sanık Mehmet Kaplan’a ait kan ö-rneği ile uyumlu olması, yine 3. Kattaki çamaşır telleri üzerinde Duygu'ya ait kan veya DNA'ya rastlanılmaması, Prof. Dr. Kar’ın soruşturma aşamasında hazırladığı mütalaada maktulün vücudundaki ‘ray şeklinde ekimozların’ darpa bağlı oluştuğu kabul edilmesine karşın, kovuşturma aşamasında alınan bilirkişi raporu ve adli tıp raporlarında sö-z konusu ray şeklinde tarif edilen ekimozların yüksekten düşme sonrasında zemine çarpmanın etkisi ile oluşabilecek nitelikte olduğu, Adli Tıp Kurumu Adli Tıp 3. Üst Kurulu'nun mütalaası ile yine aynı yö-ndeki Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu'nun mütalaasının gerekçeli, birbiri ile uyumlu oluşu, bu raporlarda çok sayıda adli tıp uzmanlarınca aynı yö-nde kanaat bildirilmiş olması nedeniyle mahkememizce adli tıp kurumu raporlarına itibar edilmiştir” ifadeleri kullanıldı.
Devamını okumak için görsele dokunun..
“BİLİNÇ DURUMU MEVCUT VERİLERLE BİLİNEMEDİ”
Maktul Delen’in balkona sürüklenerek çıkarılmasına dair herhangi bir iz veya emarenin bulunmadığı, yerdeki kan izlerinin sürüntü şeklinde olmadığı belirtilen değerlendirmede, “Adli Tıp raporlarında bilinç durumu ile ilgili olarak ö-lenin bilinç durumunun mevcut verilerle bilinemediğinin belirtildiği, mahkememizce alınan bilirkişi raporunda kamera gö-rüntüleri ışığında ö-lenin bilincinin tam kapalı olmadığının bildirildiği, yapılan yargılama sonucunda ö-lenin olay sırasında bilincinin tam kapalı olduğuna, koma ya da konfüze halde olduğuna dair tıbbi bir tespitin bulunmadığı gibi kamera gö-rüntülerinin saniyenin 1/12 olacak şekilde yavaşlatıldığında Duygu'nun refleks gö-sterdiğinin gö-rüldüğü, ö-lenin 3. Kattaki çamaşır tellerine teması nedeniyle düşme pozisyonunda değişiklik meydana gelebileceği, hangi pozisyonda düşmeye başladığı tespit edilemedi. Ö-lenin düşme ö-ncesi ve düşme esnasında bilincinin kapalı olduğuna dair kesin delilin bulunmadığı anlaşılmıştır” denildi.
“BEYANLAR, RAPORLAR, DELİLLER SANIĞIN SAVUNMASINI TEYİT EDİCİ NİTELİKTE”
Dava konusu olayda sanığın istikrarlı bir şekilde aynı şekilde savunmada bulunduğu aktarılan kararda, “Tanık beyanları, keşif, bilirkişi raporu, dijital inceleme raporları, adli tıp raporları ve diğer deliller sanığın savunmasını teyit edici niteliktedir, bu nedenle sanığın savunmasının aksini ispatlar, mahkumiyetini gerektirir her türlü şüpheden uzak, kesin ve mahkumiyete yeterli delil elde edilemediğinden, sanığın üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olmaması nedeniyle sanığın beraatine yö-nelik hüküm kurulmuştur” ifadelerine yer verildi.
Haber Yazılımı: So Bilişim