Dördü görme engelli dördü de işitme engelli. İzmir’de, kendileri de dahil olmak üzere asla iletişim kuramayacakları düşünülen sekiz genç, birlikte çektikleri kısa filmlerle imkansızı başararak birbirlerinin gözü kulağı oldu. Türkiye’de ilk defa işitme engelliler eline kamerayı alıp çekim yaptı, görme engelliler sesleri kaydederek ortaya dört film çıkardı.
İzmir’de, görme ve işitme engelli sekiz genç, kendi çektikleri dört filmi ortak çalışma doğrultusunda hayata geçirdi. İmkansız gibi görünen çalışma; Yaşar Üniversitesi ve İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Sinema Terapi projesi kapsamında hayata geçirilirken, projeyi Avrupa Birliği Bakanlığı AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı destekledi. Proje kapsamında, görme engelli öğrenciler ile işitme engelli öğrenciler, öğretmenleriyle birlikte aldıkları eğitimin ardından dört kısa film çekti. Görme engellilerin seslerini kaydettiği, işitme engellilerin görüntülerini çektiği ve öğretmenlerinin hikayelerini anlattıkları filmlerin ilk gösterimi Yaşar Üniversitesi’nde yapılırken, filmler Türkiye ve Polonya’da gerçekleştirilecek sempozyumlarda sunulacak.
BİRLİKTE İLK ÇALIŞMA
Aralık ayında başlayan proje çerçevesinde, İzmir Bornova Aşık Veysel Görme Engelliler Ortaokulu ile Tülay Aktaş İşitme Engelliler Ortaokulu’ndan seçilen 8 öğrenci ve 6 öğretmen, Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Film Tasarım Bölümü Öğretim Görevlisi Kerem Kaban’dan “senaryo yazımı, kısa filmin temel ilkeleri ve yapımı” ve “ekipman kullanımı” konularında eğitim aldı. Öğretmenleri ve onların hayatlarından kesitlerle ilgili senaryo hazırlayan engelli öğrenciler, Kerem Kaban eşliğinde kısa filmlerinin çekimlerini 1,5 ayda tamamladı. Görme engelli öğrenciler sesleri kaydetme ve müzik tasarımı aşamasında, işitme engelli öğrenciler görüntü çekimi ve yönetimi aşamasında aktif olarak rol alarak güçlü yönlerini öne çıkardı ve farklı bir alanda ilk defa birlikte çalışma örneği sergiledi.
ÖĞRETMENLERİNİN FİLMİNİ ÇEKTİLER
Projenin asıl amacının, filmlerin eğitim alanında ne şekilde kullanılacağını göstermek olduğunu belirten Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Film Tasarım Bölümü Öğretim Görevlisi Kerem Kaban, engelli grubun projeye dahil olma sürecini şöyle anlattı: “Proje ‘bir film bir insana yardım edebilir mi?’ düşüncesiyle ortaya çıktı. ‘Ne yapabiliriz?’ diye düşündük. Aklıma dezavantajlı gruplar olarak görme ve işitme engellileri projede bir arada bulundurmak geldi. Öğrencilerimiz ‘Bir insan bir mekan’ temalı dört film çekti. Bir mekan seçtiler ve hocalara merak ettikleri soruları sordular. Hocalar ise ne soru sorulacağını o ana kadar bilmiyordu. Biz de Yaşar Üniversitesi olarak kamera arkasını çektik ve bu sürecin nasıl geliştiğini kaydettik.”
“BİRLİKTE ÇALIŞANA KADAR BİRBİRLERİNE ACIMA HİSSİ DUYUYORLARMIŞ”
Öğrencilerin filmin mutfak kısmında yer aldığını kaydeden Kaban, “Eğitim verdikten sonra filme başladık. Görme engellilere sesle bir hikayenin nasıl oluşturulması gerektiğini, işitme engellilere kamera çekimini öğrettik. Öğrenciler arasındaki iletişimi ise tercüman öğretmenlerimiz sağladı. Burada mühim olan filmin niteliği değildi. Öğrencilerin film süresince kurdukları bağı görmek istedik. Birlikte çalışana kadar birbirlerine acıma hissi duyuyorlarmış. Görme engelliler işitme engellilere ‘yazık’ diyorlarmış, işitme engelliler de aynısını onlar için söylüyormuş” dedi.
"YEK VÜCUT OLDULAR"
Çekilen dört filmin engelli öğrenciler arasında bir duygu birlikteliği yakaladığını ifade eden Kaban, şöyle konuştu: “Bu bugüne kadar yapılmamış bir şey olduğu için film bir bakıma deneysel oldu. İlk kez birlikte mutfak kısmında yer aldılar. Belki dünyada bile bu tektir. Bu kadar uyumlu bir grup görmedim. İşitme engellilerin görsel hafıza ve zekaları çok gelişmiş. Görme engellilerin de dünyası ses üzerine kurulmuş. Yek vücut olup bir ürünü ortaya çıkardılar. Birbirlerinin gözü kulağı oldular.”
“TAM DA BİZE GÖRE”
Öğrenciler filmlerinde, öğretmenlerinin hikayelerini işlemeyi seçti. İlk filmde, kendisi de Aşık Veysel Görme Engelliler İlköğretim Okulu’nda yatılı eğitim gören ardından üniversite eğitimi alıp aynı okulda Türkçe öğretmenliği yapan Emine İşler’in hikayesini ve şiire olan tutkusu yer aldı. Proje hakkında konuşan İşler, “Görme engellilerin, filmin ses kısmını oluşturacaklarını, işitme engellilerin de filmin görüntü kısmını oluşturacaklarını duyunca dedim ki; ‘tam da bize göre.’ İşitme engelliler görsel konularda, görme engelliler de işitsel konularda çok çok iyiler. Birbirini tamamlayan iki grup olacağını düşünmüştüm” diye konuştu.
ÖĞRETMENLERİYLE SÖYLEŞİ YAPTILAR
Üç filmde ilkokuldan sonra ailesi maddi durumları iyi olmadığı için okutmak istemeyince evden kaçıp yatılı okulda, hafta sonları para kazanmak için ayakkabı boyacılığı yaparak Matematik öğretmeni olan Aşık Veysel Görme Engelliler İlköğretim Okulu Müdürü Hüseyin Çarboğa, görme engelliler golbol milli takımına birçok öğrenci yetiştiren ve okul takımıyla Türkiye şampiyonlukları bulunan Ahmet Durgun ve kendini engelli öğrencileri eğitimine adayan öğretmen Serkan Bakır’la yapılan söyleşiler yer aldı.
“HİÇBİR ŞEYİN İMKANSIZ OLMADIĞINI ANLADIM”
Aşık Veysel Görme Engelliler Okulu’ndan Ferit Ünsal, filmle ilgili duygularını anlatırken “Kameraların sese o kadar hassas olduğunu bilmiyordum. Aslında birkaç ay önce ‘işitme engellilerle proje yapacaksın’ deseler inanmazdım. ‘Ben görme engelliyim, onlar işitme engelli. Nasıl diyalog kuracağız?’ diye düşünürdüm. Aklıma gelmezdi bu” diye konuştu.
Aşık Veysel Görme Engelliler Okulu’ndan Güliz Çakır da, “Dışarıdan birisine ‘bir görme engelli ile bir işitme engelli beraber bir işi yapabilir mi?’ diye sorsanız, herkes ‘hayır’ der. Hiçbir şeyin imkansız olmadığını anladım. Her şey dilde bitmiyor. Dikkatli düşününce her şeyin olabileceğini anladım” diyerek imkansızın mümkün olduğunu ifade etti. Görme engelli İsmail Uysal da, “Biz onların sesiyiz onlar bizim gözlerimiz iyi anlaşıyorduk. Kendim gibi engelli biriyle çalışma hissi bambaşka. Sen onu onlar da seni anlıyor” ifadelerini kullandı. İşitme engelli öğrenciler ise projeye dahil olmaktan çok memnun olduklarını ve görme engellilerle uyum içinde çalıştıklarını söyledi.
Kaynak: IHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.