"2. Dünya Savaşı'nın sonrası Filistin topraklarında başlayan katliamlar, sürgünler son haftalarda gene doruk yapmıştır. Çoğu çocuk ve bayan yüzlerce masum insan ağır silahlarla öldürülüyor. Dünyaya demokrasi, insan hakları, hukuk, adalet, istiklal, emniyet vaazı veren kurumlar ve devletler ise bu zulmü sessiz sedasız seyrediyor. Bize de "Erdoğan bu şekilde konuşmamalı" diyorlar. Ne yapmalı alkış mı tutmalı? Kudüs'te, Gazze'de ölen çocuklar değil, insanlığın bizatihi kendisidir. Güçlü her zaman haklı diye bir şey yok. Haklının kuvvetli bulunduğuna inandığımız bir dünyayı kurmak için Türkiye var. Demokrasi, insan hakları, hukuk, adalet, istiklal, güvenlik vaazı veren uluslararası kurumlar ile devletler bu zulmü sessiz sedasız seyrediyor. İsrail'in zulmü altında inleyen masumların feryatlarına kulak tıkayanlar gerçekte kendi felaketlerinin zeminini hazırlamaktadır. Eğer bugün Kudüs'te yaşananlara sessiz kalırsak yarın sıranın başka mukaddes şehirlerimize de geleceğini biliyoruz. İsrail'in Filistin'e saldırıları, eğer zulme direnmek ve mazluma sahip çıkmak için bir bedel ödenmesi gerekiyorsa bunu da ödemekten katiyen çekinmeyeceğiz. Bugün tarihin üzerimize yüklediği yükümlülükleri fedakarca yerine getirmezsek yaşam sürdüğümüz toprakları bize esasen çok görenlerin yarın tepemize bineceğini biliyoruz. Bugün ülkemizi hedef alan terör örgütlerinin hepsinin tepesine biniyorsak, bölgemizi kana ve ateşe bulayanlara karşı da mücadele etmeyi sürdüreceğiz."