Göğüs Hastalıkları Uzmanlık Derneği olan Türk Toraks Derneği’nin(TTD) 18.Yıllık Kongresi, Antalya’nın Serik ilçesine bağlı Belek bölgesinde devam ediyor.
01-05 Nisan tarihleri arasında düzenlene kongrenin basın toplantısına Türk Toraks Derneği 18. Yıllık Kongresi Başkanı Prof. Dr. Füsun Topçu, Türk Toraks Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Arzu Yorgancıoğlu, Türk Toraks Derneği 1. Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sedat Altın, Türk Toraks Derneği 2. Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ali Fuat Kalyoncu, Türk Toraks Derneği 18. Kongre Basın Sorumlusu Prof. Dr. Tunçalp Demir, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, Türk Toraks Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç konuşmacı olarak katıldı.
Belek’te yapılan kongrede göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisi ve çocuk göğüs hastalıkları alanlarından yaklaşık olarak 1400 doktor katılırken, bir çok konuda son gelişmelerin detaylı olarak ele alındığı 71 oturumda, yurt içi ve yurt dışından, alanında deneyimli 400’e yakın doktor ise konuşmacı olarak bilgi ve deneyimlerini paylaşıyor.
"KOAH ÖLDÜRME SIRASI OLARAK DÖRDÜNCÜ SIRADA"
Türk Toraks Derneği Yönetim Kurulu Genel Başkanı Prof. Dr. Arzu Yorgancıoğlu basın toplantısında yaptığı konuşmada, solunum yolu hastalıklarının yükünün dünyada çok fazla olduğunu ve solunum yolu hastalıklarına dünyada çok fazla önem çekildiğini kaydederek, "Tütün kullanımı, annenin gebelik zamanında sigara içmesi gibi durumlar hastalıkların artmasına neden oluyor. Daha bebeklik çağında KOAH’ın tohumları ekilmiş oluyor bizim insanlarımızda. Bu anlamda çok fazla etkinliklerimiz var. KOAH, müzmin tıkayıcı hastalıktır. Çevresel etkilerden çok etkileniyor. Şu mesajı vermek istiyoruz. KOAH öldürme sırası olarak 4’üncü sırada ve korunabilir bir hastalıktır” dedi.
"YÜZDE 15 CİVARINDA SOLUNUM SIKINTISI VAR"
Son 10 yıldır sağlıkta dönüşüm kapsamında oluşan olumsuzlukları kapsamında üyelerinin korunmasını sağladıklarını ifade eden Türk Toraks Derneği 1. Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sedat Altın ise 2004 yılında 1900 göğüs hastalıkları doktorunungörev yaptığını belirterek, "Solunum yolu hastalıklarında dünya üzerinde bir artış söz konusu. Dernek olarak üyelerimizin eğitimine katkı sağlamak suretiyle hasta bakımını inceleyen, sağlıkta eşitsizlikler konusunu gündeme taşıyıp çözümler üreten bir derneğiz. Son yılardaki performans sistemi ve sağlıkta şiddetin artması sonucu bu sorunları yaşıyoruz. Bu sorunlar hakkında hem hukuki hem de değişik platformlarda sesimizi duyurmak için etkin olmak için çalışmalar yapıyoruz. Yüzde 15 civarında solunum sıkıntımız var. Ölümler de 3’üncü sırada solunum hastalıkları yer alıyor. Beklenti azalması yönünde ama bu gerçekleşmiyor. Sonuç itibariyle dünyadaki trendle uyumlu bir noktada” şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE’DE ÖNEMLİ BİR SAĞLIK SORUNU"
Dünyada yaklaşık olarak yılda 7 milyon insanın hava kirliliğinden öldüğünü ifade eden TTD Hava Kirliliği Görev Grubu Başkanı Doç. Dr. Haluk Çalışır ise şunları söyledi:
"Hava kirliliğinden yılda Türkiye’de ise 28 bin kişi hayatını kaybetti. Bu oran trafik kazalarından daha fazla bir sayı. Türkiye’de önemli bir sağlık sorunun olduğu ortaya çıktı. Tütün neyse kömür de öyledir. Katı yakıt diye kömür, odun, tezek gibi atıkların ev içerisinde yakılması sonucu oda havasına zararlı materyaller ortaya çıkıyor. Anneler ve çocuklar bundan çok fazla etkileniyor. Hatta çocuklar da otizm meydana geldiği söyleniyor. Bütün nüfusunun yüzde 57’sinin soba kullandığı ifade ediliyor. Katı yakıtlar kömür, odun ve diğer yakıtlarla bu hastalıklar ortaya çıkıyor. Dış hava kirliliği ise, iç kirlilik nedeni var, araçlar var. Özellikle kalp krizlerine neden olmaktadır. Bu kadar önemli ciddi bir riskleri olan bir hastalıklara neden oluyor. KOAH’a, astıma neden olmakta, çocukların göğüs hastalıklarına neden oluyor. Bunun dışında diyabet gibi, sperm sayılarının azalması gibi farklı hastalıklara neden olmaktadır."
"TORAKS DERNEĞİ OLARAK SOMA FACİASINA DESTEĞİMİZ SÜRÜYOR"
Soma faciasının kendilerini çok üzdüğünü ifade eden TTD Çevresel ve Mesleki Akciğer Hastalıkları Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Peri Arbak da basın toplantısında yaptığı konuşmada, "Soma faciası bizim bütün üyelerimizi çok üzdü. Çaresizlik ortamına soktu. Aslında göğüs hastalıkları uzmanları olarak madenlerdeki tozlu ortamlarına bağlı madenci hastalıklarını inceliyoruz. Tozlu akciğer diye geçer ama bir patlama olduğunda, grizu olduğunda bizim yeterli bir organizasyon içinde olmadığımız görüldü. Hemen bir eğitim dizisi başlattık. İşçilerin bozuk çıkan maskeleri, maskelerin doğru kullanılmaması, gibi bunların hepsini çözecek şekilde bu meslekteki kurum ve işçilerine eğitim verdik. Eğitim için Türkiye’deki maden olan her yerde eğitim vereceğiz. Kitap çıkardık. Soma’nın arkasındaki gerçeği bilim gözüyle ve sosyal gözle inceledik. Bunun dışında Celal Bayar Üniversitesi’nden etik onay alınarak, Soma’da o gece sağ kurtulmuş 100 kadar işçiye tetkik yaptırıyoruz. Ne sonuç çıktığını da herkesle paylaşacağız. Dün Sefa Köken diye bir maden işçi ile konuştuk, ’Kaza sırasında çok sayıda basın mensubu, hayırsever yanımıza geldi. Şimdi yapayalnızız. O zaman bu kadar şımartılmasaydık böyle kalmayabilirdik’ dedi. Türk Toraks Derneği olarak onları yalnız bırakmamak adına uzun projelere yer verdi. Aynı işçi Sefa Köken yine bana dedi ki ’Şimdi ölümü bile bile madene inmeye çalışıyoruz’. Biz maden işçilerine daha güvenli bir iş alanı istiyoruz. Onların haklarının korunduğu bir dünya istiyoruz" ifadelerini kullandı.
"TÜBERKÜLOZ ÖNEMLİ BİR SORUN"
Tüberküloz’un savaş sonrası Türkiye’ye gelen Suriyelilerden dolayı artış gösterdiğini ifade eden İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan da tüberkülozun önemli bir sorun olduğunu vurguladı. "Türkiye olarak biz orantı olarak iyi durumundayız" diyen Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Orta Avrupa düzeyindeyiz Türkiye olarak. Şimdiki sorunlarımızdan biri de göçler. Suriye bağlamında artmakta. 2005 yılından bu yana bakarsak Türkiye’de 0.5 iken yabancı doğumlu tüberküloz olarak. Şimdi 3.6 oldu. Bu sorunun merkezi olan İstanbul’a bakarsak yüzde 8 yükselmiş. Çok fazla yükselmiş durumda. 0.5’den yüze 8’e yükselmiş durumda. Eski göçler Afrika kökenliyken, Suriye’de de birinci sırayı aldı. Biz bu insanlara insani olarak destekliyoruz. Savaş öncesi Suriye’de tüberküloz oranı Türkiye’den kadar fazla değildi. Savaş altında oldukları için bu sayı arttı. Kamplarda yapılan araştırmalarda tüberküloz bu kadar fazla değil. Kamp dışında bu sayı artıyor. Türkiye’de kamplar dışında yaşayanlarda patlama oldu. Tedavisi çok zor olan tüberküloz durumu da var. AİDS olayı var. Ülkemizde ne şartlar altında yaşayanlar olursa olsun biz hekimler tedavisini yapıyoruz. Biz hekimler olarak her insanın sağlık hakkını konuşuyoruz."
"BU SENE SESSİZ OLARAK BU SALGINI YAŞADIĞIMIZI DÜŞÜNÜYORUM"
Gribin bu sene çok ağır geçtiğini dile getiren Türk Toraks Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç ise, "Grip çok ağır geçti. Yoğun bakıma yatıracak kadar ağır ağır solunum yetmezliklerine yol açtığını gördük. Bakanlığın söylediği rakamlar kendine gelen materyallerin açıklamasını bizlere söylüyor. Ama bakanlığa giden materyallerin toplamı 1400 civarında onun içinde yüzde 10’luk bir kısmının domuz gribi, yüzde 3’lük bir dilimi ise H3N2 dediğimiz daha önceki yıllarda salgın yapmış olan bir grip virüsüne bağlı olduğunu açıkladı bakanlık. Alanda grip tanısı almış insanların sadece yüzde 3-4’lük oranların materyallerinin ulaştığını biliyoruz. Bunun dışında materyallerin bakanlığa ulaşmadığını görüyoruz. Keşke ulaşsaydı o zaman daha güvenilir bir veri elimizde olacaktı. Ona rağmen giden 1400 materyalin içinde kanıtlanmış 39 tane ölümün H1N1 dediğimiz domuz gribi ile ilişkili olduğunu biliyoruz. Bu sene iki sene önceki bir beklenti içindeydik. 100 binlerce insan bundan etkilenebilir diye bir durum ortaya çıkmıştı ama biz bu sene sessiz olarak bu salgını yaşadığımızı düşünüyorum. Kronik hastalık dışında kaybettiğimiz insanlar oldu. H1N1’de normal virüs özelliklerine bakacak olursak bunu beklemiyorduk. İki yıl önce bir salgın yaptığında toplumda bu hastalığı geçirenler bağışıklık kazandılar. Bunun dışında bağışıklık kazanmayanlar genç bir hasta 45 yaşında grip diye başlıyor hemen arkasında akciğerde zatürreeye dönüşüyor ve yoğun bakımda yatıyor" diye konuştu.
Kaynak: IHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.