SANKO Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Alper Serçelik, kalp ve damar hastalıklarının, bütün ülkelerde sık görülen çok ciddi bir hastalık olduğunu söyledi.
Kalp Sağlığı Haftası dolayısıyla açıklama yapan Yrd. Doç. Dr. Serçelik, en fazla ölümle sonuçlanan hastalık olması itibariyle kalp ve damar hastalıklarının öneminin gün geçtikçe daha da arttığını ifade ederek, genetik faktörlerin yanı sıra şeker, stres, sigara içimi, yüksek tansiyon, kolesterol gibi faktörlerin hastalığa yakalanma riskini arttırdığını belirtti. Yrd. Doç. Dr. Serçelik, 40 yaş üstünde olup ailesinde kalp damar rahatsızlığı bulunanların ve şeker, tansiyon, kolesterol gibi rahatsızlıklara sahip, sigara içen kişilerin kontrollerini aksatmaması gerektiğinin altını çizdi.
"GENETİK FAKTÖRLERİ ENGELLEYEMEYİZ"
Kalp ve damar hastalıklarını etkileyen faktörlerin bir kısmının değiştirebilecek, bir kısmının da değiştirilemeyecek faktörler olduğuna dikkati çeken Yrd. Doç. Dr. Serçelik, kalp ve damar tıkanmalarında en önemli faktörün genetik faktör olduğuna vurgu yaptı. Anne, baba ya da kardeşlerinde kalp ve damar hastalığı görülen kişilerin kendilerinin kalp ve damar hastası olma riskinin normale göre 12 kat daha fazla olduğunu bildiren Yrd. Doç. Dr. Serçelik, ailesinde erken yaşlarda kalp ve damar hastalığı geçirenlerde riskin daha yüksek olduğunu kaydetti. “Diyelim ki annesi 70 yaşında kalp krizi geçirmiş. Bu durum o bireyi çok etkilemez ama annesi eğer 40 yaşında kalp krizi geçirmişse bu durum riski daha çok artırır” diyen Yrd. Doç. Dr. Serçelik, şöyle devam etti:
“Bu gruptaki insanların daha sık kontrolden geçmesi gerekiyor. Genetik faktörleri değiştiremeyiz ama en azından hasta kalp sağlığı açısından risk gurubunda olduğunu bilir ve ona göre tedbir alır. Sigara içiyorsa onu bırakır, şekeri, kolesterolü yüksekse onun tedavisini görür. Spor yapmıyorsa, spora başlar, kiloluysa kilo verir, daha sağlıklı beslenir. Kalp damar hastalıklarında şeker hastalığı risk yaratır. Kolestrol seviyesine dikkat edilmeli. Tansiyon hastaları sigara içenler, strese teslim olanlar, hareketsiz ve kötü beslenenler risk grubundadır.”
KORONER KALP HASTALIKLARININ KENDİNİ GÖSTERME ŞEKİLLERİ
Kalp ve Damar hastalıklarının değişik forumlarda kendini gösterdiğini anlatan Yrd. Doç. Dr. Serçelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Örneğin ani ölüm kalp ve damar hastalığının ortaya çıkma şekli olabilir. Kişi şu ana kadar bilinen hiçbir kalp hastalığı olmadığı halde bir anda hayatını kaybedebilir. Şimdiye kadar hiçbir belirti vermemiştir ama yapılan otopside kalp damarlarının tıkanık olduğu ortaya çıkmıştır. Kalp ve damar hastalıklarının diğer bir kendini gösterme biçimi kalp krizi şeklinde olabilir. Kalp ve damar tıkanması olduğu bu şekilde ortaya çıkabilir. Bir üçüncüsü özellikle efor sırasında göğüse gelen ağrı şeklinde kendini gösterebilir. Özellikle soğuk havalarda, tok karnına ve rüzgâra karşı yürümek, elinde bir yük varken, rampa yukarı yürümek, merdiven çıkmak gibi hallerde göğüste ağrı olması, kalp ve damar tıkanması belirtileridir. Bunlar kalp ve damar hastalıklarının çıkış şekli, kendini gösterme şekli olabilir.”
Kalp yetmezliğinin hastalığın kendini gösterme şekillerinden biri olduğuna dikkati çeken Dr. Serçelik, hastalığın bir takım belirtileri olduğunu dile getirdi. Kalp yetmezliğinin ilk evrelerinde erken yorulma, başkalarının yürüdüğü ve yorulmadığı hallerde yorulma gibi kendini gösterebileceğini vurgulayan Dr. Serçelik, hastalığın kendisini gösterme şekillerini şöyle açıkladı:
“Hastalığın ileri evrelerinde belirtiler düz yolda ve kısa mesafelerde yorulma olarak kendini gösterebilir. Aşırı nefes darlığı olur. 5 kat merdiven çıkınca hepimiz yorulabiliriz ama eğer ilk katta yoruluyorsak bu patolojik olabilir. 10 km gidersen de yorulursun ama kişi ‘100 m. yürüyünce yoruldum’ diyorsa altında kalp yetmezliği olabilir. Kalp ve damar hastalıklarını diğer bir kendini gösterme şekli kalp bloklarıdır. Kalp damar tıkanmalarına bağlı kalp blokları görülebilir. Kalp blokları kalp atışlarının yavaşlamasıdır. Kişinin kalbi dakikada 80 atarken bir bakıyorsunuz 40’a düşüyor. Kalp ve damar rahatsızlıkları bütün bu forumlardan biri olarak karşımıza çıkabilir. Çıkan bu foruma göre hareket etmek gerekir.
HASTALIK ÇEŞİTLİ TESTLERLE TESPİT EDİLEBİLİR
Kalp ve damar hastalıklarında hastalığı tespit etmek için çeşitli testler kullandıklarını bildiren Dr. Serçelik, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Hepsinin temelinde damarların tıkanması olduğu için şüphelendiğimiz hastada damar tıkanmasını gösterebilecek testler yapmamız lazım. En basiti elektrokardiyografidir (EKG). Bazı bulgular damar tıkanması olabileceğini gösterir. Bütün bunları görürsek altında bir damar problemi olabileceğini düşünürüz. Efor testi yapabiliriz. Damar tıkanmasını saptama şansımız EKG’ye göre daha fazladır ama hiçbir zaman yüzde 90’ların üzerinde değildir. Bir efor testinde tıkanmayı yakalama şansımız bayan ve erkekte farklıdır. Bu oran erkekte yüzde 70, bayanlarda yüzde 50 civarındadır. Efor testi yaptığımız halde damar tıkanıklığı olmasına rağmen bunu yakalayamayabiliriz. Doktorun kalp hastalığı ile ilgili kuvvetli şüphesi varsa daha üst bir teste geçilebilir. Sintigrafi yapılabilir. Bu testle kalp damar tıkanıklığını yakalama oranımız yüzde 85’lere çıkabilir. Bu testin özellikle kilolu insanlarda yanılma payı yüksektir. Hekimin ciddi şüpheleri varsa yine bir üst teste geçilebilir ki bu da halk arasında bilinen adıyla Katetersiz Anjiyodur. Bilgisayarlar yardımıyla, damara ilaç verilerek yapılan bir testtir. Bunda yüzde 95’e yakın bir oranda kalp damar tıkanıklığını yakalama şansımız var.”
Tıkanmayı en iyi gösteren testin koroner anjiyo olduğunun altını çizen Dr Serçelik, sözlerini şöyle tamamladı:
“Diğer testler normal olmasına rağmen kişinin nefes darlığını, göğüs ağrısını başka testlerle izah edemiyorsak bu kişilere koroner anjiyo tavsiye ediyoruz. Koroner anjiyoyu tecrübeli bir kişi yapıyorsa yüzde 99’luk bir oranda doğru sonuç alınabiliyor. Anjiyoda damar problemini saptadıktan sonra önümüzde tedavi için 3 tane seçenek oluyor. Birincisi ilaç tedavisi. Damardaki darlıkların seviyesine, derecesine göre ilaç tedavisi tavsiye ediyoruz. İkinci tedavi seçeneği balon - stend, üçüncü tedavi seçeneği ameliyattır. EECP dediğimiz Yeni bir yöntem var. Bu yöntem çok yeni değil ama Türkiye’de çok yaygınlaşmamış bir yöntem. Türkiye’de sadece 5-6 merkezde uygulanıyor. Bizim hastanemizde de 4-5 yıldır uygulanıyor. Diğer tedavi yöntemlerine uygun olmayan hastalarda, ameliyata, balon - stent uygulamasına uygun olmayan hastalar için bir tedavi yöntemidir. Hasta günde bir kere olmak üzere bir cihaza giriyor. O cihazla vücuda belli bir egzersiz yaptırarak yeni kılcal damarların gelişmesine katkı sağlanıyor. Uygulamaya 7 hafta devam ediliyor” dedi.
Kaynak: IHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.