Kişisel Gelişim Uzmanı Ali Koç, Kırşehir’de aileler ve eğitimcilere yönelik Ticaret ve Sanayi Odasının katkısı ile eğitim verdi.
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü konferans salonunda gerçekleşen kişisel eğitimde Koç, çocuklarımıza ailenin, öğretmenin ve çevrenin bakış açısının farklı olduğunu söyledi.
Yaptığı eğitim programını özel olarak hazırlanmış sunumlarla da süsleyen Koç, "İnsan hayatı boyunca çok engelle karşılaşır ama her zaman ailesi yanında olmayabilir. Çocuklarımızın alternatif yöntem bulma becerisini asla öldürmemeliyiz. Gün geçtikçe çocuklarımızı güçsüz şekilde yetiştirmeye başladık. Tanıdık öğretmen ve çevre ile çocuklarımıza böyle okullar arayarak endişelerimizi asla çözemeyiz. Kırşehir, her zaman eğitimde başarılı olmakla övünür. Burada bir başarı söz konusu çocuğun kendince oluşturduğu bir kültürel çevresi vardır. Bulunduğumuz yerden okulumuza gidinceye kadar ki süre de sosyalleşiyorduk. Zeka, yetenek, gibi çocuklarımızda olması gerektiğine inandığımız kavramları çocuklarımıza bizler yükleriz. Onların kişisel gelişimleri adına uzak doğu ülkelerinde yapılan araştırmalar var. Batılılar çocuklarının zeki ve yetenekli olduklarına inanıyorlar. Yapılan testler ve çocuklara verilen zeki, yetenekli etiketleri karşısında zeki olarak adlandırılan gurupların kendilerine verilen etiketin kaybolmamasına çaba sarf ettikleri görülüyor" dedi.
ÇABALAMANIN NE KADAR DEĞERLİ OLDUĞU ÖĞRETİLMEDİ
Çocuklarda çaba sarf etmenin ve onlara kendi özelliklerini öğretmenin yollarını arttırmalı ve kesinlikle çabalama özelliklerini kesinlikle yok etmemeliyiz diyen Koç, "Çocuklarımızın yaptıkları her olumlu davranış sonrasında onlara karşı bakış açımızı kontrol etmeliyiz. Bizler ölçüyoruz ama kesinlikle değerlendirmiyoruz. Bizim temelde değiştirmemiz gereken sürecin ne kadar önemli olduğu bilincine ulaşmak, herkesin ağzında sihirli bir sözcük var. Beni arayan on veliden dokuz tanesi çocuklarının okulunda katkısı ile hiperaktif olduklarına inanmışlar. Problemi ortadan kaldırmak yerine kısa süreli çözümler bularak kendimizce önlemler alıyoruz. Bu çağ çocuklarına yapmakta olduğumuz en büyük eziyet onların en keyif aldıkları malzemeleri ellerinden almak, çocuklarımızın hayatlarından çalabildiğimiz kadar çalabiliyoruz. Yetişkinler tarafından sınırları çizilmiş şekilde onların hayatlarına müdahalede bulunuyoruz. Bir çocuğun, vaz geçilmez bir özelliği yaşamı anlama, öğrenme ve algılama biçimi oyundur. Oyun çocuğun bütün faaliyetlerini yapabileceği en önemli bir etkendir. Teknoloji ile çocuklarımızın bedensel ihtiyaçlarını gidermeyerek ve onların düşünmelerine imkan vermiyoruz. Çocukların oyunlarda ki en önemli etken onların kendi kurallarını kendilerinin kurarak kendilerinin yönetmelerini sağlamak, bazen çok ergin insanların bile çocuklardan daha kötü durumda olduklarını görüyorum. Yenmeyi, yenilmeyi kıriz çözmeyi kendimizin öğretme çabasından bağımsız şekilde hayatı çözmeyi öğretebilmeliyiz. Bizim en büyük korkularımızdan bir tanesi aman çocuğum bocalamasın kavramı iken bu kavram çocuklarda çok değerli bir kavram haline gelir. Gelişmiş ülkelerde bocalamak çok önemlidir. Bırakın yenilsin bocalasın ki yapmayı sevdiği şeyleri kesinlikle öğrensin. karikatürist Selçuk Erdem ’Çok sıkıldığı için karikatürist’ olduğunu söyleyerek benimde ufkumu açmıştır. Canı sıkılmayan bir çocuğun yaratıcı bir iş yapmasını beklemek bir noktada hata olur. Sıkıntı ve yoksulluk yaşamak başka bir şey yaparak yeni bir alana yönelmesine imkan verir, sıkılan çocuklarının üretimlerinin de olacağını mutlaka göreceksiniz. " ifadelerini kullandı.
Program karşılıklı soru cevap ve önerilerin dinlenmesi ile son buldu.
Kaynak: IHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.