“DOĞUMA BİRKAÇ GÜN KALMIŞTI. EŞİMİ HASTANEYE GÖTÜRMEK İÇİN İZİN ALIP EVE
O dehşeti anlattı...
BİR ŞEY DUYDUN MU
Binaya girdim. Kapı yarı açıktı, kilitli değildi. Baktım eve, kimse yok... (Ağlıyor) Emani’nin çantası, terlikleri, ayakkabıları, eteği oradaydı. Yattıkları oda karışıktı. (Eşyaları) Öptüm... Bağırdım: Emani! Halef! Telefonla aradım, ulaşamıyordum. Birol’un eşi geldi. Dedi ki ağlama, belki hastaneye gitmiştir. ‘Bir şey duydun mu?’ dedim, ‘Duymadım’ dedi. Birol’u aradım. ‘Neredesin?’ dedim. ‘Babam hastalandı, onun yanına gittim’ dedi. Hastaneyi aradım. Emani yok... Saat 7.30’a doğru Birol geldi, evine girdi. Bakmadı bile bana. Şüphelenmedim. Şüphem olsa öldürürdüm.
BANA İĞNE YAPTILAR
Saat 8’de polise gittim. Birol beni sık sık arıyordu. ‘Ne oldu, buldun mu eşini?’ diye... Başkomiser şüphelendi. Birol ve eşini gözaltına aldılar. Polise Birol, ‘Cemal ile inek çalmaya gittik’ demiş. Ama bana ‘Babam hastalandı’ demişti. Yalan söylediğini anladım. Birol ‘Ben yapmadım, Cemal yaptı’ dedi. Ben ağlıyordum. Başkomiser geldi, yavaş yavaş olayı anlattı. Kendimi tuttum. Hastaneye gittik. Emani ve oğlumu görmeden önce bana iğne verdiler. (Ağlıyor) Emani’yi görünce kendimi tutamadım. Hep kan... Bayılmışım. Beni hastaneye yatırmışlar.”
'O İKİSİ TÜRKİYE DEMEK DEĞİL'
Eşi ve oğlunu kaybeden El Rahmun, iki saldırganın, gözleri döndüğü için olayı gerçekleştirdiklerini düşünüyor. Karacal’ın eşinin suçlulara yardım ettiğini ileri süren El Rahmun, “Bu kadın nasıl bir şey duymadı” diyor. Soruşturmanın ağır ilerlediğinden yakınan El Rahmun, Türkiye’ye kızgın olmadığını vurguluyor: “Türkiye’de bunu yaşayacağım aklıma gelmezdi. Aklıma gelse bir dakika durmazdım. Toprak yer, durmazdım. Niye yaşıyoruz, şerefimizi korumak için. Türkler bana ağabey ve kardeş gibi davrandı. Çok iyi insanlar tanıdım. Bir liram kalmadığında yardım ettiler. Bu ikisi nasıl çıktı, bilmiyorum. Zaten o iki kişi Türkiye demek değil. Türkler ben hastaneye yatarken bana destek verdiler.”
AVUKAT: NEFRET SUÇU
El Rahmun’un avukatı Cihat Gökdemir ise tecavüz ve cinayetin nefret ve ırkçılık saikiyle işlendiğini belirterek, şunları söylüyor: “Bu kişiler sapkın bir düşünceyle bu suçu işlemiş olabilir. Ama bir Suriyeli’yi seçmelerinin sebebinin, arkasının olmadığı, polise gidemeyeceği ve sınır dışı edilme korkusu olduğunu düşünüyorum. AİHM’nin yerleşik içtihatlarına göre bir suç, sınır dışı edilme korkusuyla hukuk yoluna başvurmayacak bir yabancıya karşı işlenmesi halinde bu nefret suçudur ve ırkçılıktır.”
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Haberdarım