HASTALIK
Ancak en sık görüleni 40 yaş sonrası ortaya çıkan ‘açık açılı’ glokom olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle ailesinde glokom öyküsü bulunan kişilerin ‘sinsi’ ilerleyen bu hastalığa karşı daha hassas olmaları gerektiğine dikkat çeken Acıbadem Maslak Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Can Üstündağ, “Hiçbir yakınması olmasa bile 40 yaşından itibaren herkesin yılda bir kez göz muayenesi yaptırması gerekiyor. Ailesinde glokom hikayesi olanlar başta olmak üzere, risk grubunda yer alan kişilerin rutin muayeneye başlamaları çok önemli.” sözlerini ifade etti. SİNSİ İLERLEMESİYLE BİLİNİYOR! Bu hastalık sinsi ilerlemesiyle biliniyor. Göz içi sıvısını dışarı boşaltmaya yarayan kanallarda tıkanıklıklar oluşması gözde basıncın yükselmesine neden oluyor. Yükselen göz içi basıncı görme sinirine zarar veriyor. Sonuç olarak kalıcı görme kaybına yol açabilen glokom hastalığı ortaya çıkıyor. 40 yaş üstündeki her yüz kişiden 2’sinde açık açılı glokoma rastlanabiliyor. Bu oran 70 yaş üzerinde yüzde 5’e ve 80 yaşından sonra ise yüzde 7,3’e yükseliyor. Glokomun bu türü genellikle belirti vermeden ilerliyor. Daha nadir görülen dar açılı ya da kriz tipi glokomlarda ise ağrı, ışığa bakıldığında renkli hareler, yükselen göz tansiyonuna bağlı şiddetli göz ağrısı, görmede bulanıklık, mide bulantısı ve kanlanma olabiliyor. Belirtilerin de kimi zaman yaşa bağlı sorunlar olarak görülüp önemsenmediğini kaydeden Prof. Dr. Can Üstündağ, “Oysa bu belirtiler durumun ne kadar acil olduğunu gösteriyor. Çünkü hızlıca tedaviye başlanmazsa kalıcı görme kaybı gelişebiliyor. Erken belirti vermeyen açık açılı glokomda ise görme alanı yavaş yavaş daraldığı için kişi genellikle hastalığın farkında olmuyor. Görme kaybı geliştiğinde glokom tedavisi maalesef yeniden görmeyi sağlamıyor” ifadelerini kullandı. GÖZ MUAYENENİZİ AKSATMAYIN! Belirti göstermeyerek kalıcı görme kaybına neden olabilen kronik açık açılı glokomdan korunmak tam olarak ne yapmalıyız? Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Can Üstündağ, yıllık göz muayenesinin ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayarak, şu uyarıları yapıyor: “Her hastalıkta olduğu gibi glokomda da bir risk grubu var. Ailesinde glokom hikayesi olanlar, düşük ya da yüksek tansiyon hastaları, miyop sorunu olanlar, göz yaralanması geçirenler, uzun süreli kortizon kullananlar, migreni olanlar ve diyabet hastaları bu grupta yer alıyorlar. Bu kişilerin her yıl göz muayenesi olması gerekiyor. Risk grubunda olmayan kişilerin de yıllık göz muayenelerine 40 yaşından sonra başlamaları çok önemli. Göz muayenesinde glokom tanısı için tonometre adı verilen bir aletle göz içi basıncı ölçülüyor. Muayenede hastanın göz dibine bakıldığını ve sinirlerin incelendiğini anlatan Prof. Dr. Can Üstündağ, “Eğer gerek görülürse görme siniri ve sinir lifi tabakasının incelenmesi için daha ileri tetkikler de uygulanabiliyor.” diye bilgilendiriyor…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Haberdarım