İBRETLİK HİKAYESİ
Padişah gülmüş: ” Bir kaz göndersem yolar mısın?” ” Hem de cıyaklatmadan.” diye yanıtlamış adam. Padişahla baş vezir adamın yanından ayrılıp yola koyulmuşlar. Padişah baş vezire dönüp sormuş: ” Ne konuştuğumuzu anladın mı?” ” Hayır anlayamadım padişahım.”demiş vezir. Padişah sinirlenmiş ve “Bu akşama kadar ne konuştuğumuzu anlamazsan kelleni alırım.” demiş. Kelle Korkusuna kapılan baş vezir padişahı saraya bırakır bırakmaz telaşla dere kenarına geri dönmüş. Bakmış adam hala orada deri tabaklıyor. “Ne konuştunuz siz padişahla” diye telaşla sormuş ihtiyara. Yaşlı Adam baş veziri şöyle bir süzmüş: “Kusura bakma, bedava söyleyemem. Ver bir yüz altın söyleyeyim.” demiş.
Baş vezir, yüz altın çıkarıp vermiş ve sormuş: ” Sen padişahı, serdar’i cihan, diye selamladın. Nereden anladın padişah olduğunu?” ” Ben dericiyim..Onun sırtındaki kürkü padişahtan başkası giyemezdi” demiş. Vezir kafasını kaşımış. ” Peki, altılara altı katmayınca otuz ikiye yetmiyor ne demek?” Yaşlı Adam, bu soruya cevap vermek için de bir yüz altın daha almış. “Padişah, altı aylık yaz döneminde çalısmadın mı ki, kış günü çalışıyorsun diye sordu. Ben de yalnızca altı ay yaz değil, altı ay da kış çalışmazsak yemek bulamıyoruz dedim.” Vezir bir soru daha sormuş. ” Geceleri kalkmadın mı ne demek?” Adam bir yüz altın daha almış. ” Çocukların yok mu diye sordu. Var, ama hepsi kız çocuğu. Evlendiler, başkasına yaradılar dedim” Vezir gene kafasını sallamış. ” Bir de kaz gönderirsem yolar mısın dedi, o ne demek” diye sormuş son olarak vezir. Yaşlı İhtiyar Gülmüş: ” Onu da sen bul” diye cevaplamış
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Haberdarım