KAPI ÇALDI. BİR ÇOCUK BİR SU BARDAĞI UZATTI.
İlk akşam ev sahibine, sonra yandakine, olmadı diğer taraftakine vardık. Bir bardak pirinç için yalvardık. Yokmuş onlarda da. Verirlerdi sanırım olsa. Sonra size yolladım kızımı.
Siz verince de içine katıp çorba yaptım salçalı.
Pazartesi temizlik işi buldum ama bu akşam da sofra kurmadan uyumazlar asla. Bende pilav yaparım dedim. Aynı kapıya umutsuzca kızımı gönderdim. Ne olur kızmayın söz pazartesi akşam vallahi ödeyeceğim’’...
Eve vardım. Buzdolabını açtım. Kahvaltılıktan ete kadar ne varsa boşalttım. Bir baktım. Sokağa ekmek arabası da gelmiş. Ondan da pide ve ekmek aldım. Ezana beş dakika kala evlerine varıp bıraktım. O çocukların poşetleri açtıkça, açtıkları herşeyi sofraya koyduklarına şahit oldukça daha fazla durmayayım deyip evime doğru yol aldım.
İftari açtık eşim ile. Allah kabul etsin de. Sordu tabii.
- "Hanım pazartesi ben gider yine alırım. Ama gece sahura bari var mı bir şey" dedi.
- "Makarna var, un var. Sen iste börek bile yaparım sana sabaha kadar" dedim. Gülüştük, mutluyduk çünkü ekmeğimizi bölüşmüştük.
Eşim sabah ev sahibine varmış. Muhtardan bilgi almış. Bir iki yere de danışmış. Akşam üstü geldi dedi ki:
- "Hani biz bu sene ilk defa umreye gidecektik. Ama yasak geldi erteledik. Gittik sayalım mı? Umremizi Rabbime satalım mı?"
Anladım ne demek istediğini. Sarıldım ellerine - - "Allah senden razı olsun" dedim.
İçeriden bir zarf getirdim. Doldurduğum gibi gidip ablaya verdim. Çokta durmadım. İçim yanıyor olsa da onun sevinç gözyaşları ile rahatladım. Kolay değil. Bir daha zordu bize. Onca para bir daha nerdeee. Neyse. Döndüm geldim eve.
Eşim secde de, dua etmekte.
- "Sen öğleni kılmıştın. Bu ne namazı şimdi ben anlamadım" diye sordum.
Dedi ki:
-"Az önce umre namazını kıldım. Haydi sende kıl da Allah'a kabul etsin diye yalvaralım." DEVAMI DİĞER sonraki SAYFADA
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Haberdarım