TBMM BAŞKANI ÇİÇEK’TEN SAVCI KİRAZ AÇIKLAMASI
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, "Ne zaman bir olay olur ’Meclis’te güvenlik zaafı var.’ Vallahi güvenlik zaafı yok, zihniyet zaafımız var. Bu açığı kapatmamız lazım, bu zaaftan da kurtulmamız lazım. Kimseni...
01 Nisan 2015 Çarşamba 16:13
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, "Ne zaman bir olay olur ’Meclis’te güvenlik zaafı var.’ Vallahi güvenlik zaafı yok, zihniyet zaafımız var. Bu açığı kapatmamız lazım, bu zaaftan da kurtulmamız lazım. Kimsenin sıfatı kuralların istisnası haline gelmemeli" dedi.
TBMM Başkanı Çiçek, parlamentoda İstanbul Adalet Sarayı’nda Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit olduğu terör saldırısıyla ilgili basın toplantısı düzenledi. Türkiye’deki terör örgütlerinin ve diğer terör örgütlerinin hepsinin kesinlikle dış bağlantısı olduğunu vurgulayan Çiçek, "Liderleri hangi ülkelerde ölüyor biliyorsunuz, neden iade edilmediklerini biliyorsunuz, niye yargılanmadıklarını hep birlikte biliyoruz. Çünkü millete değil onlara hizmet ediyorlar, onların taşeronlarıdır" dedi.
"İŞBİRLİĞİ YOK"
Teröristlerin zaman zaman yansıyan haberlere göre hangi ülkelerden geldikleri ve hangi ülkelerde kampları bulunduğunun belli olduğunu anlatan Çiçek, şöyle devam etti:
"Tabiyetiyle devlet olarak bunlar takip ediliyor, gerekli ikazlar yapılıyor ama bütün bunlara rağmen yeterli işbirliğinin olmadığı bir olayı konuşmuş oluyoruz. Yani ’neden bu örgütlerin kökü kazınamıyor’ diyorsanız büyük bir dış destek ve himaye gördükleri içindir, başka ülkelerde eğitilip Türkiye’ye yönlendirildiği içindir. İşbirliği yok, bunu bilmemiz lazımdır. Bunları başkalarını suçlamak istemiyorum yani koskoca bir devlet, 77 milyonluk bir ülke, bu kadar polisi, bu kadar jandarması, bu kadar güvenlik güçleri var, neden bu iş sonlanmıyor da her defasında bu acıları yaşıyoruz’ diyorsanız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir örgütle mücadele etmiyor, birçok örgütle ve onların arkasındaki güçlerle mücadele ediyor."
ULUSLARARASI TOPLUMA İŞBİRLİĞİ ÇAĞRISI
"Terörün dini yok, terörün imanı da yok, ahlakı da yok" diyen Çiçek, "Dolayısıyla terör terördür, bunun önüne ve arkasında meşrulaştırmak için cümle koymaya gerek yok. Kim tarafından, kim için, hangi gerekçeyle işlenirse işlenilsin tüm insanlığın bu asrın vebasına ve belasına karşı ortak bir tavır sergilemediği takdirde bu bela aymazlık yapan ülkeleri de toplumları da vuruyor ve vuracaktır. Onun için yaşadığımız her acı elbette yüreğimizi yakıyor, kalbimize taş basıyoruz. Ama bilinmelidir ki bu asrın vebasına, belasına karşı uluslararası işbirliği olmadığı takdirde hiçbir ülkenin yüzde yüz korunması olmaz. Nitekim yaşanan olaylar, Avrupa’da, başka tarafta bu söylediğimizi teyit eder niteliktedir" ifadelerini kullandı.
Uluslararası topluma terörle mücadelede işbirliği çağrısında bulunan Çiçek, "Altına imza koyduğumuz Terörle Mücadele Sözleşmesi’nin gereği olarak ya teröristler yargılanması ya da ilgili ülkeye iade edilmelidir Etmiyorlarsa işbirliğini kendileri ifade etmiş oluyorlar, itiraf etmiş oluyorlar demektir" dedi.
"TERÖR ÖRGÜTLERİ ARASINDA AYRIM YAPILIYOR"
Dünyanın birçok ülkesinde terör örgütlerinin eylem koymaya devam ettiğini belirten Çiçek, "Bir taraftan teröre destek çıkarken öbür taraftan siyasi söylem olarak ’terör karşıyız’ derken bir başka aymazlık daha yapılıyor, terör örgütleri arasında derecelendirme yapılıyor. Bu çok büyük bir yanlıştır. Bunu her vesileyle ifade etmeye çalışıyoruz" diye konuştu.
"Terör örgütleri arasında ayrım yapılıyor" diyen Çiçek, şunları söyledi:
"Mesela terör örgütleri Fransa’da eylem koyduğu zaman hepimiz ayağa kalkıyoruz, doğrudur ama Boko Haram 2 binden fazla çocuk, genç katlettiği zaman aynı toplumu, topluluğu, ülkeleri bir safta, yürüyüşte göremiyoruz ya da dün terör örgütü olarak kabul ettikleri, gerçi terör örgütü olarak kabul etmenin ötesinde çok da bir şey yapmadılar ama şimdi ’bir başka terör örgütüyle mücadele ediyor’ diye onu meşrulaştırma çabalarını da maalesef yaptığımız görüşmelerde, temaslarda, size yansıyan haberlerde de bunları görmeye çalışıyoruz. Bunların hepsi doğru şeyler değildir, yanlış şeylerdir. Bu asrın belasından kurtulmanın yolu, uluslararası kesinlikle işbirliğine ihtiyaç var. Bu olmadığı takdirde ilgili ülkenin, neticede bizim çabamıza, gayretimize kalıyor. Doğrusunu isterseniz, belli bir süre bu konularla da ilgilenmiş birisi olarak ifade edeyim, biz dostlarımızdan yeteri kadar ilgi görmedik, yeteri kadar destek görmedik. Gördüğümüz en büyük destek üzücü olaylardan sonraki hemencecik gelen taziye mesajlarıdır. Taziye mesajlarında acele edenler tedbir söz konusu olduğunda yıllarca yargılamaları sürmüştür, bazı davalar tam karar verileceği zaman ellerinden nasıl kaçırıldığını biliyoruz. İade noktasına geldiğinde, Türkiye’ye iade edilmesi gerekenlerin nasıl birden kaybolup sonra bir başka ülkede benim diplomatik pasaportla bu kadar rahat giriş-çıkış yapamayacağım ülkelerde iadesi söz konusu olan terör örgütü mensuplarının nasıl kolaylıkla oralara girip çıktığını da biz biliyoruz. Bunları sormanıza gerek yok. 30 yıldan beri teröre 40 binden fazla vatan evladını şehit vermiş bir ülkenin vatandaşları olarak bunları hafızamızda canlı tutmamız lazım. Eğer bir hafta öncesini hatırlayamıyorsak o zaman biz bu acılardan yeteri dersleri de çıkarmamışız demektir."
"TERÖRLE MÜCADELENİN BİRİNCİ YOLU BU OYUNLARA ALET OLMAMAK"
Türkiye’nin 30 yılı aşan bir zamandan beri milletin sağduyusuyla fedakarlığıyla ve hoşgörüsüyle tuzaklar düşmediğini vurgulayan Çiçek, "Terör örgütleri ve terör eylemleri dolayısıyla birliğimize, dirliğimize yönelik tuzaklara düşmedi. Her defasında o acılar verdiğimiz şehitler bizi birbirimize daha fazla yaklaştırdı, kardeşliğimizi daha fazla yaklaştırdı, kardeşliğimizi daha fazla derinleştirdi. Bugün de böyle olmalıdır. Çünkü terörle mücadelenin birinci yolu bu oyunlara alet olmamak, bu tuzaklara düşmemek, birliğimizi beraberliğimizi ve kardeşliğimizi tesis etmek. Bugüne kadar istenilen sonuç, istedikleri boyutta elde edilemediyse bunda evvela milletimizin fedakarlığı, sağduyusu önemlidir. İkincisi de devletimizin ve güvenlik birimlerimizin bu yönde yaptığı çaba, gayret hakikaten teşekkürle şükranla ifade edilecek bir mücadeledir. Tabiyetiyle bu yaşadığımız son olay, yargıya yönelik olması ayrıca düşündürücüdür. Bu sıradan bir olay değil yargı camiasına bir defa daha başsağlığı diliyorum ama Türk yargısı bu acıyla ilk defa karşılaşıyor değil. Geriye dönük geçmişte de yargı mensubu hepsini saygıyla andığımız insanlarımızı o zaman da kaybettik ama yargı her defasında bunun üstesinden geldi... Yargının büyük bir üzüntü içerisinde olduğunu biliyoruz ancak bizim yargımız bu üzüntüsünü bir süre sonra elbette içinde hissedecek ama devlete, millete ve hukuka olan bağlılığını gösterecek, mücadelesinin hukuk çerçevesinde sürdürecektir. Türkiye’nin ihtiyacı da budur. Terörle mücadelede en evvel milletimizin sağduyusuyla beraber hukuk içinde kalarak ve hukuku egemen kılarak, hukuk kurallarını daha iyi çalıştırarak bu meselelerin üstesinden gelmektir. Bize düşen de bunlara yardımcı olmaktır" ifadelerini kullandı.
GÜVENLİK ZAAFI VAR MI?
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Çiçek, saldırıda güvenlik zaafı olup olmadığına ilişkin soruya, "Bu ve benzeri sorular sorulabilir ama gerçekten hepimizin yüreği yanıyor. Bu gözardı edilmemesi gereken bir husus. Hepimiz yazdıklarımıza, söylediklerimize dikkat etmemiz gerekiyor, elbette hepimiz üzüntümüzü ifade ettik ama ateş düştüğü yeri yakıyor. Ben inanıyorum ki ve tecrübeyle biliyoruz ki insanların, ailesinin hafızasında kafasına tabanca dayanmış bir savcı, bir yargı mensubu fotoğrafı, onun ailesinin ve çocuklarının hiçbir zaman unutmayacağı bir fotoğraftır. Ben bu konuları bilmem, böyle olmalı mıydı, onları bilmem ama hepimizin dikkat etmesi gerekiyor" yanıtını verdi.
Söz konusu olayın yargı mensubuna karşı işlenmiş ama tüm sonuçları itibarıyla da yargının aydınlatması gereken bir konu olduğunu dile getiren Çiçek, "Elbette benim bir kısım düşüncelerim, bilgilerim olabilir. Nitekim bu vesileyle ilgili arkadaşlarla da bunları konuştuk. Hazırlık soruşturması başlamıştır, onun tüm boyutlarıyla ortaya çıkması için de işi yargıya bırakmak lazım. Bize düşen husus bu safhada budur. Eğer bildiğimiz bir şey varsa onu da kendilerine söylemektir. Tabiyetiyle güvenlik birimleri yargı kendisi ister istihbarat ister terörle mücadele birimleri bu olayın her yönüyle araştırmasını yapacak, çıkarılması gereken dersler varsa onlar çıkaracaktır, güvenlik eksikliği varsa bunları dikkate alacaktır ama değerli arkadaşlar bir şeyi bilmenizi istiyorum" ifadelerini kullandı.
"GÜVENLİK ZAAFI YOK, ZİHNİYET ZAAFI VAR"
"Bu türlü olaylardan sonra hemen bir düzenleme ihtiyacı gündeme gelir" diyen Çiçek, şunları kaydetti:
"Bu ihtiyaç var mıdır, olabilir. Ama bizim esas sıkıntımız çıkardığımız yasaları bir şekliyle uygulayamamaktan kaynaklanıyor. Herkesin tabi olduğu kurallara bir kısım sıfatları olan, bir kısım konumları olanlar da uyuverse belki bir kısım sıkıntıları yaşamayacağız, bir kısım sorulara da muhatap olmayacağız. Mesela ister adliyelerde hiç uzağa gitmeye gerek yok, TBMM’de kurallar belli, yönetmelikler belli, buraya giren herkes aranacaktır. Ama yeteri kadar arayabiliyor muyuz, herkesin sıfatı öne çıkıyor, arkasındakiler ya yeteri kadar aranmıyor ya da lüzumsuz tartışmalarla burada zaman kaybediyoruz. Onun için bu acı vesilesiyle bir defa daha herkesten rica ediyorum. Kim olursak olalım; Meclis Başkanıdır, milletvekilidir, bakandır, avukattır, hakimdir... Kurallar neyi gerektiriyorsa en evvel bizim uymamız lazım. X-ray cihazından geçmek gerekiyorsa hepimiz geçelim, sıfatımız niye buradan geçmeye engel teşkil etsin ki, ben niye ayrı bir kapıdan girme ihtiyacı duyayım ki, buradan girersek bir şeyimiz mi eksilecek, bir şeyimizi mi kaybedeceğiz, sıfatımız mı o kapıya, o x-ray cihazına takılacak. Ama maalesef her defasında kurallar uygulamaya gelince ’ben filancayım, ben potansiyel suçlu muyum.’ Hayır, hepimiz yurt dışına gidiyoruz, geliyoruz. En son geldiğim ülkede vallahi hiç ayrım yok. Bunun bir gurur, kibir meselesi yapmaya gerek yok. ’Efendim bizim ülkemizde böyle değil’, işte bizim ülkemizde böyle değilse bu sıkıntıları da bundan dolayı yaşıyoruz. Neden bir Meclis Başkanı x-ray cihazından geçmeyi neden gurur, kibir meselesi yapsın, ’benim ülkemde bu yok’ desin. Orada da geçelim, burada da geçelim. Herkesin geçtiği yerlerden geçelim. Avukatsak, hakimsek, savcıysak, milletvekiliysek lütfen kimliğimizi gösterelim. Bunları düz cümle söylüyorum ama geriye dönük hayatımızda, Adalet Bakanlığı yaparken de birçok sıkıntıyla karşı karşıya kaldık. Tedbir alıyoruz, ’kimliğimizi göster, sen beni tanımıyorsun, ben filanca yerin görevlisiyim, beni potansiyel suçlu mu kabul ediyorsun.’ Yok arkadaş seni potansiyel suçlu kabul etmiyoruz. Senin alnında da filanca olduğun yazılı değil. Benimle 10 dakika münakaşa yapacağına kimliğini göstermek 30 saniye sürer. 30 saniyede ’ben filancayım’ deyip kimliği göstermek varken oradaki görevliyle neden 10 dakika münakaşa yapıyoruz. Ben istisnai bir durumu söylemiyorum. Bu alışkanlıklarımızdan, bu keyfiliklerimizden vazgeçelim ve çıkardığımız kararların uygulamasına, kararı çıkaranlar, en evvel kendilerimiz uyalım. Ne zaman bir olay olur ’Meclis’te güvenlik zaafı var.’ Vallahi güvenlik zaafı yok, zihniyet zaafımız var. Bu açığı kapatmamız lazım, bu zaaftan da kurtulmamız lazım. Kimsenin sıfatı kuralların istisnası haline gelmemelidir, kuralları uygulamamanın gerekçesi haline gelmemelidir."
Kaynak: IHA
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Haberdarım
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.