YRD. DOÇ. DR. HASAN SINAR: “ÇÖZÜM ENGEL DEĞİL, ÖZDENETİM”
Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar, Mehmet Selim Kiraz’ın rehin alındığı sıradaki görüntüsünün paylaşılmaması için Facebook, Twitter ve YouTube gibi ağları kapatmak yerine, önce medya organlarının sonra da tüm...
07 Nisan 2015 Salı 06:43
Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar, Mehmet Selim Kiraz’ın rehin alındığı sıradaki görüntüsünün paylaşılmaması için Facebook, Twitter ve YouTube gibi ağları kapatmak yerine, önce medya organlarının sonra da tüm kullanıcıların özdenetim filtresi uygulaması gerektiğini söyledi.
Türkiye’deki internet kullanıcıları, 6 Nisan’da sosyal medya ağlarına ilişkin ülke tarihindeki en kapsamlı erişimin engellenmesi uygulamasının mağduriyetini yaşadılar. Çağlayan Adliyesi’nde rehin alındıktan sonra öldürülen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın ölümüyle ilgili soruşturmada, 3 Nisan Cuma günü İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 166 habere URL bazlı erişim engeli getirilmişti. Cuma günü alınan bu erişimin engellenmesi kararının, Pazartesi günü gerçekleşen uygulaması gerçekleşti ve bu karara istinaden Türkiye’de on milyonlarca insanın kullandığı Twitter, Facebook ve YouTube bütünüyle engellendi.
“AKLA VE MANTIĞA SIĞMAYAN, ANLAMSIZ BİR SANSÜR UYGULAMASI”
Bu görüntülerden yola çıkarak, milyonlarca insanın kullandığı sosyal medya ağlarını tümüyle bloke etmenin akla ve mantığa sığmayan, anlamsız bir sansür uygulaması olduğunu belirten İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar, “Rahmetli savcımız Mehmet Selim Kiraz’ın rehin alındığı sıradaki görüntüsünün paylaşılmaması konusunda tüm medya organlarının sorumlu yaklaşması ve bu görüntülerin özellikle sosyal medyada daha fazla paylaşılmaması gerektiği açıktır. Bu noktada önce medya organları sonra da tüm kullanıcılar tarafından bir özdenetim filtresinin uygulanması gereklidir. Ancak, bu görüntülerden yola çıkarak, milyonlarca insanın kullandığı sosyal medya ağlarını tümüyle bloke etmek akla ve mantığa sığmayan, anlamsız bir sansür uygulamasıdır. Bu uygulamanın absürdlüğünü bir örnek vermek gerekirse, İstanbul’da Taksim’de gerçekleşen bir hırsızlık vakıası nedeniyle, İstanbul gibi milyonlarca insanın yaşadığı bir kente tüm giriş ve çıkışları yasaklamak ne denli mantıklı ise, bahse konu paylaşımlar nedeniyle Twitter, Facebook ve YouTube’u engellemek de ancak o denli mantıklıdır” diye konuştu.
“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İHLAL EDİLİYOR”
Bu uygulama ile bireylerin bilgilenme hakkının ve bu bağlamda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) düzenlenmiş olan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini belirten Hasan Sınar, “AİHS’E göre ifade özgürlüğünün en çağdaş kullanım olanı olan sosyal medya ağlarına yönelik bir sınırlama veya engelleme ancak ‘demokratik toplum düzeninin zorunlu kıldığı’ hallerde ve her durumda mutlaka ‘ölçülülük ilkesi’ne uygun olarak gerçekleştirilebilir. Bu akıl dışı erişimin engellenmesi uygulamasının ise bu koşulların yanına dahi yaklaşamadığı aşikardır. Diğer yandan, geçtiğimiz yıl yaşanan bazı siyasal gelişmelerin sonucu olarak adalet sistemine eklemlenen sulh ceza hâkimliklerinin de artık gerçekten sorgulanması gerekmektedir. Kuruldukları günden itibaren temel hak ve özgürlükleri kısıtlamaya yönelik birer sansür aracı olarak işlev gören bu mahkemeler, aldıkları hukuk dışı kararlar ile Türkiye’yi demokratik bir hukuk devleti olmaktan hızla uzaklaştırmaktadırlar. Bu nedenle, gelinen noktada, bugün yaşadığımıza benzer garabetlerin gelecekte ortaya çıkmaması için 5651 sayılı İnternet Kanunu ile bu mahkemelere verilen sansür yetkisinin kaldırılması gerekmektedir. Bu gereklilik, hukuk devleti olma iddiasının artık bir ön koşulu olarak karşımıza çıkmaktadır” dedi.
Kaynak: IHA
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Haberdarım
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.