Ellerinden geleni artlarına koymadıkları gibi bunu artık açıktan açığa yapıyorlar. Türkiye’yi teslim almaya, çökertmeye çalışıyorlar. ‘Erdoğan gitsin bakın döviz nasıl inecek’ sloganını yayıyorlar. İngiliz televizyonunda ‘Türkiye ekonomisi’ masaya yatırılıyor ve çözüm önerileri sunuyorlar. Demokrasinin gereklerinden bahsediyorlar utanmadan. AB ‘Seçimlere heyet göndermeyeceğiz’ diyerek sanki ülkede demokrasi olmadığından dem vuruyor.
Bu arada ana muhalefet “Türkiye’de OHAL var o yüzden döviz artıyor.” diyerek dünyanın en büyük ekonomistlerini kıskandırarak yine tarihe geçti.
Evet yurtdışı kaynaklı yapılan ekonomik operasyonda mutlaka içerideki işbirlikçilerini de oyuna ortak ederek Erdoğan’ı hedefe koyarak Türkiye’yi ipotek altına almak istiyorlar. Hala ısrarla anlamadıkları mesele şu: Türk milleti yeniden ayağa kalkmaya inanmıştır ve Türkiye çizilen suni sınırlardan ibaret değildir.
Soğuk savaş döneminden kalma manipülasyonlarla Güney Amerika’da Brezilya, Asya’da Pakistan son olarak Putin’e aynı tezgahı denediler. Putin seçimlerde oyunu yüzde 60’tan yüzde 74’e kadar çıkardı. Aslında bu Rus halkının Amerika’ya cevabıydı. Rus halkı şunu diyordu özetle “ Putin başa geldiğinde Meclis binamız bile işgal edilmiş, ülke resmen batmıştı. Emekli maaşlarını bile ödeyemeyen bir ülkeden yeniden bir dev ortaya çıkaran bu adama biz inanıyoruz ve ondan başka da bu işi başaracak adam yok. Bu yüzden Putin’leyiz.”
Bugün Türk milleti de Cumhur ittifakında Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye’ye inanıyor ve dövizin bir anda yükselmesinin altındaki tezgahı biliyor. Son 16 yılda yükselmeyen döviz seçimlere bir ay kala her saat başı artmasının anormal bir durum olduğunun farkında.
Türk milleti bu savaşı da sinesinde söndürecek ve geleceğe emin adımlarla ilerleyecektir. Bu yüzden diyoruz ki, Türkiye, Türkiye’den büyüktür. Türk milletinin inanmışlığını bir kez daha test edecekler. Bunu yaparken de tüm kartlarını masaya yatıracaklar. Yoksa sözde milliyetçilik sosuna bulanmış partinin, terör örgütünün siyasi uzantısının adayını dışarıda görmek istemesini ne ile açıklayacağız? Ha bildiniz işte.
Seçimlere bir ay var ve Türkiye olağanüstü şartlarda sandığa gidiyor. Bu bir savaş mı? Evet, bu cephe gerisinde başlayıp sıcak savaşa dönüşen bir stratejik savaş. Elimizde ne mi var? Dünyanın en güçlü silahı: İnanmış bir millet.
serkan.ustuner@haber7.com
twitter: sustuner
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.