Özellikle kadınlarda çok daha fazla görülen selülit sorunu, yaz mevsimine sayılı günler kala en fazla araştırılan estetik problemlerin başında geliyor. Ozon terapi ise, portakal kabuğu görüntüsüne son verebilecek en etkili yöntemlerden bir tanesi.
Estetik International Sağlık Grubu doktorlarından Dr. Mustafa Kemal Ataönder, çoğunlukla bacaklarda gözlemlenen selülitin, bir cilt problemi olarak algılandığını, aslında, şikayetlerin çoğunlukla, lenfatik ödem, hormonal dalgalanmalar ve oksidatif stres sebebiyle beslenemeyen bağ doku sorunundan kaynaklandığını söyledi. Ozon terapi sayesinde selülit sorununa etkili bir çözüm getirebildiklerini söyleyen Ataönder: Selülit tedavisi için, ozon terapiyi kullanarak, aslında bedenin canlanmasını ve tazelik kazanmasını sağlıyoruz. Selülitin temel oluşum nedenlerine baktığımızda, karşımıza mikro dolaşım bozukluğunun bir sonucu olarak, oksijensiz kalan, elastikiyetini kaybeden sert damar yapılarını ve birikim yapan toksinleri gözlemleriz. Selülit bu şekliyle bir kısır döngü oluşturur. Serbest radikaller adı verilen bu toksinler ise, hücre dokularına yerleşmiş, zaman içinde birikme yapan ve en sonunda oksidatif stres etkisiyle hücre zarına zarar vermeye başlayan sorunlardır. Dolayısıyla selülit tedavisinde cilt yüzeyinin değil, temelde birikim yapmış, zarar görmüş hücre yapılarının desteklenmesi gerekir” şeklinde konuştu.
SELÜLİT BUZDAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ
Oksidatif stresin sadece selülite yol açmadığını söyleyen Dr. Mustafa Kemal Ataönder, selülitin buz dağının görünen yüzü olduğunu belirtti. Ataönder, “Oksidatif stresin, metabolizma sorunları, nedeni anlaşılamayan ağrılar, alerji problemleri ve sürekli yorgunluk gibi yan etkileri vardır. Ozon terapi damarların elastikiyetini korur ve oksidatif stresle oluşan plakları uzaklaştırarak dolaşımı uyarır. Sonuç olarak ozon terapiyi başta selülit tedavisinde ve diğer organ fonksiyonlarının canlandırılmasında etkili bir çözüm olarak kullanıyoruz” açıklamasında bulundu.
OZON TERAPİ İLE GELEN GENÇLİK
“Ozon terapinin bütün bu saydığımız yönleriyle tam manasıyla canlandırıcı ve harekete geçirici özellikler taşıyan antiaging ajanı olduğunu söyleyebiliriz” diyen Ataönder, ayrıca ozon terapi uygulaması hakkında bilgiler verdi. Ataönder şöyle konuştu: “Minör ve Major ozon terapi olarak, 2 şekilde uygulama yapıyoruz. Hastadan, bir miktar kan alıyor ve kanın hücresel elemanlarını koruyarak, kana ozon ilave ediyoruz. Bu şekilde minör uygulamayla, hastanın sorunlu bölgesine enjekte edilen karışımla kısa zamanda selülit problemini çözümlemeyi amaçlıyoruz. Majör ozon terapi sayesinde ise, gençleşerek 18 yaşındaki birinin enerjisine kavuşabilirsiniz. İktidarsızlık, stres, kanser, kronik yorgunluk, unutkanlık, ülser, mantar hastalıkları, romatizmal ağrılar, obezite, kabızlık, astım, Alzheimer gibi pek çok hastalığın tedavisinde majör terapi kullanılabilir.”
Kaynak: IHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.