Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, akademisyenlerin araştırma, geliştirme ve yenilik çalışmalarına zaman harcaması gerektiğini belirterek, “Bazı sandalyelere raptiyeler koymak gerekir. Akademisyenlerimiz rahatsız olsun, oturamasın. Bunun için de yüksek öğretim sisteminin değişmesi gerekir” dedi.
OMÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, 2013 yılına kadar hiçbir öğretim üyesinin Sanayi Tezleri (San-Tez) projesi almadığını fakat şu anda 6 San-Tez projesi yürüten öğretim üyeleri olduğunu belirterek, “Bir şeyler oluyor ama tam arzu ettiğimiz düzeyde olmuyor. Sanayicimiz ve iş adamımız Ar-Ge için para harcamayı öğrenmesi gerekiyor. Burada da aslında bir kıpırdanma var. Örneğin 2003 yılında özel sektörün Ar-Ge harcaması tüm Ar-Ge harcamamızın içinde yüzde 34 iken, 2013 yılında bu rakam yüzde 50’ye ulaşmıştır. Ancak bu konuda özellikle Samsun gibi şehirlerde araştırmaya ve yeniliğe para harcamayı sanayicimiz öğrendi ama daha da pekiştirmesi gerekiyor” dedi.
“AKADEMİSYENLERİN SANDALYELERİNE RAPTİYE KOYMAK GEREKİR”
Akademisyenlerin de araştırma, geliştirme ve yenilik çalışmalarına zaman harcamayı öğrenmesi gerektiğinin altını çizen Rektör Akan, “Şu anda yaptığımız ilerlemeler akademik açıdan bakarsam öğretim üyelerimizin tamamen kendi heyecanı, kendi motivasyonu ve kendi gönüllülüğüne dayanmış durumda. Öğretim üyelerimizi zorlayan hiçbir şey yok. İstediğiniz kadar teşvik edin, bunu en fazla yüzde 25’ten 30’a çıkartabiliyorsunuz. Tüm akademisyenlerin yüzde 70’ine ulaştıramıyorsunuz. O zaman diyorum ki, bazı sandalyelere raptiyeler koymak gerekir. Akademisyenlerimiz rahatsız olsun, oturamasın. Bunun için de yüksek öğretim sisteminin değişmesi gerekir. Kadro garantisinin olduğu, hiçbir şey yapmasanız bile akademik özgürlük adı altında size hiç karışılmadığı bir ortamda eğer kişisel heyecanınız yoksa sizi zorlayacak hiçbir şey yoktur. Az önce dediğim raptiyeler yüksek öğrenim sisteminin içinde olmalıdır. Üreten ürettiğinin karşılığını, çalışan çalıştığının karşılığını almalı. Ama 30 yıldır sadece aynı şeyleri gelip öğrencilere anlatmanın pratiğini yapan akademisyenler de bunun bir şekilde karşılığını da görmelidir. Çünkü bilgiye artık ulaşmak çok kolay, hocanın elinde değil. Hatta hocanın anlatacağının çok daha fazlasına çok rahatlıkla insanlar ulaşabiliyor. Hocanın laboratuvarda örnek olması, bir tavır öğretmesi gerekiyor. İnşallah yüksek öğretim sistemi tüm öğretim üyelerimizi, akademisyenlerimizi araştırmaya, yenilik peşinde koşmaya, bilgi üretmeye zorlayıcı bir biçime bürünür” diye konuştu.
Kaynak: IHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.