Bölgede yüzyıllardır var olan ’Dengbejler’, Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki tarih kokan sokaklarda, çözüm sürecinin ardından tekrar klamlarını seslendirmeye başladı. Günde 200 kişiye yakın turistin ziyaret ettiği Dengbej Evi, vatandaşların ilgi odağı oldu.
Bölgede uzun yıllardan beri süren çatışmalı ortamın ardından çözüm süreci ile başlayan bahar havasından dengbejler de etkilendi. Yüzyıllardan beri Van, Kars, Erzurum, Ağrı, Muş, Mardin ve Diyarbakır gibi illerde söyledikleri klamlarla sözlere hayat veren dengbejler, Diyarbakır’daki Dengbej Evi’nde bir araya geldi. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından merkeze bağlı tarihi Sur ilçesinde 2007 yılında açılan, ama çatışmalı ortam nedeniyle ilgi görmeyen Dengbej Evi, barış süreciyle birlikte insan akımına uğradı. Yaklaşık 35 kişinin bulunduğu Dengbej Evi’nde yaşlılar, 4’er kişilik gruplar halinde eserleri seslendiriyor.
"BU GELENEĞİ GENÇLERE ÖĞRETMELİYİZ"
Diyarbakır Dengbej Evi sorumlusu Mehmet İnce, Dengbej Evi’nde toplam 35 kişinin olduğunu söyledi. İnce, "2007’de Dicle Fırat Kültür ve Sanat Merkezi’ndeydik. 12 yıldır bölgede dengbejlik yapıyorum. 2007’den bu yana Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından burası açıldı. Sırayla günde 4 kişi söylüyor. Her Cumartesi günü divan kurulmaktadır. Bu sanatı ayakta tutanlar dengbejlerdir. 30 yıl önce hiçbir şey söyleyemezdik. Kaset ve Kürtçe şarkıları gizli dinlerdik. Bugün dünyanın her yerinden binlerce insan gelip bizi burada ziyaret edip dinliyor. Çok fazla talep var. Yalnız tek sıkıntımız öğrenen yok. Tavsiyemiz gençler öğrenirse eğer bizden sonra bu nesli yürütürler. Bu kültür ölmesin bunu yaşatmaları için gençlere ihtiyacımız vardır" dedi.
"DİYARBAKIR’A ÖZGÜN OLARAK AKLA GELEN İLK ŞEY DENGBEJLERDİR"
Dengbej Evi Turizm Bürosu sorumlusu Mahmut Şimşek de Cumhuriyet tarihi boyunca Kürtçe dilinin ve Kürtçe’ye ait her şeyin yasak olduğunu savundu. Şimşek, "Dengbejlik o dönemlerde yasaktı. Yasaklı olmasına rağmen köy divanlarında, zozanlara giden insanlar bu sanatı sürdürdü. Bahar mevsimlerinde kurulan çadırlarda dengbejlik geleneğini sürdürdüler. Son 15 ve 20 yıldır Kürtçe üzerindeki yasaklar yavaş yavaş kalkmaya başladı. Tarihi Diyarbakır Evi Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edildi, Mimarlar Odası ile birlikte. Dengbejlik geleneğini sonraki nesillere aktarılması ve turizm açısından önemsiyoruz. Dışarıdan gelen insanlar Diyarbakır’a, bölgeye ve Kürtlere özgün bir şeyler görmek istiyorlar. Dengbejlik ilk akla gelendir. Biz dolayısıyla bu kadim kentte kültürü 2007 yılından beri yaşatmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda tabi yeni nesillere tanıştırmak ve aktarmak istiyoruz. Bu gelenek çok köklüdür. Destanlar, kahramanlıklar, aşk, ihanet ve kavgalar dahil bütün konular bu sanatta konu olabilir. Diyarbakır’ın çok ciddi oranda turizm potansiyeli olduğunu düşünmekteyiz. Barış süreci başarılı olursa biz bu potansiyelin başta Diyarbakır olmak üzere çevresini ekonomik anlamda kalkındıracağını hissediyoruz. Günde 200 veya 300, yılda ise 10 veya 15 bin insan ağırlıyoruz" diye konuştu.
"ACILI 20 YIL GERİ KALDI"
Yaklaşık 20 yıl önce Almanya’ya göç eden Mehmet Ataş da çözüm süreciyle birlikte topraklarına dönerek ziyaretler gerçekleştirdiğini söyledi. Ataş, "Buranın toprakları ve insanları bugün gördüğümüz sanatçılar sıkıntı yaşadılar geçmişte. Sıkıntıların bir kısmını kendimde yaşadım. 20 sene boyunca gelemedim. Böyle bir ortam yoktu burada. Doğrusu etkilendim. O zamanlar kültürümüze dair bir şeyler söylememiz asla mümkün değildi. Kimliğimizi inkar etmediğimiz için topraklarımızı terk edip gittik. Acılı 20 yıl geride kaldı. Burada faydalı olmak isterdik. Her iki tarafta da sıkıntıların ve acıların yaşandığı bir gerçektir. Acıların son bulması gerekiyor. Adına ne dersek diyelim onurlu, şerefli ve hasiyetli, insan haklarına yakışır bir çerçevede adil bir çözüm olması gerekiyor. Bu topraklar tekrar canlansın. Kürtler ve Türkler ile diğer etnik kökenler hoş görü içerisinde olmalıdır. Burada bugün türküler söyleniyor. Endişem sadece şu, 20 veya 30 yıl sonra burada söylenen türküler söylenmeyebilir. Büyük bir kültür olan dengbejlik, geçmişte korunup canlandırılsaydı bu gelenek pek çok insan tarafından sürdürülürdü. Türkiye’ye dönmek için güvenlik sorunu olursa zor olur" şeklinde konuştu.
Kaynak: IHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.