OMÜ-ÜSİGEM Müdürü Yrd.Doç.Dr. Mustafa Özbey, geleceğin üniversitelerini şekillendirecek dört ana etmenlerin olduğunu ve bunların ise ‘teknolojik gelişme, disiplinler arası işbirliği, artan eğitim ve araştırma maliyetleri ve küresel rekabetten’ oluşabileceğini söyledi.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Üniversite-Sanayi-İş Dünyası İş Birliğini Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÜSİGEM) Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mustafa Özbey, Samsun Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) ev sahipliğinde ve OMÜ desteği ile gerçekleşen “Uluslararası Üniversite-Sanayi İşbirliği” Konferansı’nda “Bir Sanayi İrtibat Bürosunun Oluşturulması, Rolü ve Etkisi” konulu seminer verdi.
Gelişmişliği artırmak için üretimin şart olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Mustafa Özbey, “Fakat daha ivmeli gelişmek, büyümek için nitelikli üretim şart. Nitelikli üretim olmazsa olmaz bir noktaya gelindi. İşin nitelik yanı söz konusu olunca Ar-Ge ve inovasyon öne çıkıyor. Bunun sonucunda da nitelikteki artış niceliği de beraberinde getirir” dedi.
Günümüzde teknolojiden faydalanmayan hiçbir alanın kalmadığını ifade eden Özbey, “Dolayısıyla, sosyal, kültürel, politik ve ekonomik sürdürülebilirlik kavramları yeni bir anlam kazanarak yeniden tasarlandı. Bu tasarı yeni araştırmalara ivme kazandırmak üzerine kuruldu. Ar-Ge ve inovasyon yapma beceri ve kapasitesi ülkelerin önem sıralamasında esas belirleyici olmaktadır. Bilginin egemen olduğu yeni düzende, salt üretimle gelişmişlik sırlamasında üst sıralarda yer bulmak artık pek mümkün görünmüyor. Bu başarılar için gerekli ortam farklı kesimlerin beraber çalışma istek ve yetkinliğine sıkı sıkıya bağlıdır. Bu ortama baktığımızda stratejik planlama, mevcut değerlerimizin ve potansiyelin rasyonel kullanımı, kaynak dağılımında akılcılık, önemli parçalar olarak görünmektedir. Bilgiye dayalı Ar-Ge ve inovasyonun ivmelenmesi ve buna bağlı bir ekonomik refah ancak bu değerlerin bir bütün olarak yaratacağı olumlu ortamda mümkün olabilecektir. Bu ortamı inşa edecek, besleyecek iki önemli kesimden biri bilginin ve bilimin ile temel yetkinliklerin sağlayıcısı üniversiteler, diğeri ise ekonominin lokomotifi üretici sanayicilerdir. Bu iki kesim arasındaki işbirliğinde sağlanacak uyum ve başarı büyük ölçüde ülkelerin refahında, gelişmişliğinde en etkili rolü paylaşmaktadır” diye konuştu.
ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞBİRLİĞİNİN GÜÇLENMESİNE YÖNELİK ÖNERİLER
Üniversite-sanayi işbirliğinin güçlenmesine yönelik bir takım önerilerde bulunan Özbey, “Üniversiteleri yeni bilgi ve fikirlerin kaynağı olarak düşünürsek, bilgiyi üreten öğretim üyelerine ve üniversitedeki araştırmaya dayalı teknolojilere doğrudan erişim, sanayi kuruluşları açısından stratejik önem taşımaktadır. Bilgi üretimi ve teknoloji geliştirme önemli miktarda sermaye yatırımı gerektiren faaliyetlerdir ve bunların finansmanı günümüzde, geçmişte de olduğu gibi, büyük oranda devlet tarafından sağlanmaktadır. Ancak gittikçe artan rekabet, üniversitelerdeki araştırmacıları, araştırmaları için yeni kaynaklar ve sponsorlar bulmaya zorlamaktadır. Sanayinin üniversitedeki araştırma faaliyetlerine katkısı artarsa, üniversite sanayi işbirliği daha da güçlenecektir. Üniversite-sanayi arasındaki bu etkileşim, iki tarafın da gelişmesini sürdürmelerine destek olacaktır” şeklinde konuştu.
GELECEKTEKİ ÜNİVERSİTE KAVRAMI
Geleceğin üniversitesini şekillendirmek için dört ana etmenden söz eden Özbey, şunları söyledi: “Gelişen teknoloji, küreselleşme ve bilgi toplumunun sürekli farklılaşan gereksinimleri bu yenilenmeyi bugüne dek hiç olmadığı ölçüde gerekli kılmaktadır. Bu bağlamda geleceğin üniversitesini şekillendirecek dört ana etmenden söz edilebilir. Bunlar, teknolojik gelişme, disiplinler arası işbirliği, artan eğitim ve araştırma maliyetleri ve küresel rekabettir. Geleceğin üniversitesini şekillendirecek faktörlerden, artan disiplinler arası işbirliği üzerinde durmak gerekirse, artık pek çok üniversitede disiplinler arası araştırmalar yürüten araştırma merkezleri ve enstitüler mevcuttur. Ayrıca fakülte bölüm yapısı lisans programlarında bile sorgulanmaya başlanmıştır. Disiplinler arası eğitim veren lisans programları tasarlanmaya ve hayata geçirilmeye başlanmıştır. 1996 Nobel Kimya Ödülü sahibi Harry Kroto, üniversitelerdeki alışılagelmiş fakülte ve bölüm yapılanmasının artık yeterli olmadığını belirtmiş hatta daha da ileri giderek bu yapının, üniversitelerin gelişmesinde ve sosyal faydasının anlaşılmasındaki en büyük engellerden biri olduğundan bahsetmiştir. Artık iyi akademik dergilerde yayınlanabilecek düzeyde araştırma yapmak bir ekip işine, hatta disiplinler arası işbirliğine dönüşmüştür. Araştırmalar, akademik işbirliğinin akademik verimliliği artırdığını göstermektedir. Üniversitelerin şu anda karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan birisi gittikçe artan eğitim ve araştırma maliyetleridir. Günümüzde pek çok üniversite, eğitim faaliyetlerinin maliyetinin azaltılmasına yönelik çalışmalar yapmaktadır. Aynı zamanda kaynak çeşitlendirmesi çerçevesinde, araştırma faaliyetlerinden ek gelir elde etmeye yarayan yöntemler uygulamaya geçirilmektedir. Üniversiteleri en çok meşgul eden konuların başında eğitim-öğretim faaliyetleri olduğu bilindiğine göre bunlar ile araştırma faaliyetleri arasındaki dengenin iyi kurulması büyük önem arz etmektedir. Üniversiteler, araştırma faaliyetlerinden gelir elde etmek için de farklı uygulamalara başvurabilirler. Üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde oluşturulan ve halen pek çok üniversitede bulunan teknoloji transfer ofisleri, teknoloji parkları ve kuluçkalar bunlardan sadece birkaçı olarak kabul edilebilir. Bu yapılar temel ve uygulamalı araştırma ürünlerinin ticarileşmesi konusunda farklı çözümler sunarak üniversitelerin kaynak çeşitlendirmesine yardımcı olmaktadırlar. Ulusal ve uluslararası kuruluşlar tarafından desteklenen araştırma projeleri üniversiteler için önemli destek kaynaklarıdır. Ulusal ölçekte şu an uygulanan model Kamu-Üniversite-Sanayi üçlemesidir. Yani üniversite-sanayi işbirliğini tesis etmek için günümüzde yoğunlukla devlet-kamu kaynaklı Ar-Ge destekleri mevcuttur. Bunların başlıcaları: Teknoloji ve Yenilik Destek Programları (TÜBİTAK TEYDEB) ve Araştırma Destek Programları (ARDEB) destekleri, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Sanayi Tezleri Programı (SAN-TEZ), Tekno-Girişim Sermayesi Desteği (TGSD), Ar-Ge merkezleri yani katma değer oluşturan, ülkemizde yerleşik işletmeler ve üniversitelerin işbirliği ile hazırlanacak projeler ile Teknoloji Geliştirme Bölgeleri destekleri, Kalkınma Bakanlığı (DPT) altyapı destekleri ile KOSGEB destekleridir. İleri düzeydeki model ise devlet yani kamu destekleri yanı sıra direkt sanayi desteklerinin de yer almasıdır.”
Kaynak: IHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.