Müzik hayatında 25 yılı geride bıraktı. Büyüdü, evliliğe ilk adımını attı, yedi yaşlarında bir kızı var. Uzun süreden beri sessizdi, iki şarkılık single’ıyla dönüyor nihayetinde. Şu aralar gündemimize oturan rahatsızlık konusunda diyor ki: Erkekler de rahatsızlık ediliyor ama çok konuşulamıyor. Eskiden evinden kaçıp kapıma dayanan hanımlar oldu.
Duraklama dönemine girdin adeta, uzun süreden beri yoktun ortada… Olur mu öyle şey? Hep ürettim. Senfonik işler, televizyon programcılığı, dizi ve film müzikleri yapmış oldum. New York’ta Broadway’de sahneye çıktım. Bu kaç kişiye nasip olur? Fakat bu işler şarkıcılığım kadar ön planda olmadığı için “sonlandı, yok oldu” dediler. Ve iki parçalık single’ınla dönüyorsun müzik hayatına… Uzun süreden beri fırsatkolluyordum açıkçası. Piyasa ortada… Yeni sözler yazdım, besteler yaptım. Koca bir albüm yapacak kadar şarkı birikti elimde. Fakat iki parçada karar kıldım. Nasıl seçtin o iki şarkıyı? Hissedersin ya, “İşte bu şarkı” diye… Onu elde ettim. Her insana hitap eden şarkılar. Biri hareketli, diğeri duygusal. Duygusal olanı yazarken hanıma yönelik şiddetten, cinayetlerden, haksızlıklardan etkilendim. Diğer şarkım da toplumumuzdaki yozlaşmaya dair. Üretmeden bir şeylerin üzerine konanları, varlıklı koca ile evlenip yırtmayı konu alıyor. “Artık ben oldum” diyebiliyor musun? Aslabir zaman kendini beğenmiş biri olmadım. Öğrenmenin yaşı yok. “Ben oldum, iyiyim” dediğin an çöküş adım atar. Biri çıkar seni siler süpürür. Müzisyenler içinde yaşa hürmet vardır. Fakat kabiliyete daha çok hürmet vardır. Bestelerini, şarkı sözlerini eşin Cansen ile paylaşır mısın? Doğal ki. Kendisi tabip, müziğim konusunda asla yorum yapmaz. Bir tek dinler. Gece yarısı çalışmaya başlarım, sabaha karşı çalışmam sonlanmış olur. Eşim ve kızım uyansa da bir an önce dinletsem diye heyecanla beklerim. Eşimden çok kızım Aden’den fikir alıyorum.
Devamlı yeni çıkan şarkıları dinlediği için fikrine inancım çok. Bir de çocuklar düşüncelerini süzgeçsiz, direkt söylüyor. Sanat yaşamında 25. Yıla girdin… Özel bir kutlama olacak mı? Özel bir projem var, ‘25 Yıla 25 Şarkı’. Tenorluğumu bilenler, senfoni orkestrasıyla şarkı so şekilde diyor. Bazıları rock yap, bazıları pop yap diyor. Bazıları da aşk şarkıları sesine yakışıyor diyor. O yüzden her tarzdan 5’er şarkı olacak. ‘Bebeto Burak’ olgunlaştı mı? Kariyerimin başlangıcında kendimi pat diye askerde buldum. Döndüğümde sevgili Sezen Aksu, “Acıdan geçmeyen şarkılar hep eksikmiş değil mi oğlum?” demişti bana. Kendi şarkılarında da söylemiş olduği gibi… Hakkaten, sıkıntı ya da acı yaşamadan yorumculuğunuz bile gelişmiyor. Bu süreçlerden geçtiğim için şanslıyım. İlişkiler açısından da dalgalı dönemlerim oldu ama aştım. “İsmime mi, parama mı, yoksa bana mı geliyorlar” diye düşünmek genç yaşlarda sıkıntı veriyordu. Şöhret psikolojisinin beni doğru yönlendirmediğini fark ettim. Ben ve çevrem paraya çok örutubet verir olmuştuk. Bunu ne zaman fark ettin? “Dakikası para” denilen bir konum var ya… Buraya gel, oraya git, röportaj, fotoğraf… Aşırı bir ilgiyle karşılaştım. Sen bir ürünsün, konsere gideceksin, para kazanacaksın, sonrasında gelip satmaca ödeyeceksin. Laboratuvar faresi gibi aynı çarkın içinde dönüp duruyordum. Sonrasında servet yapmanın değil, serveti korumanın önemli olduğunu öğrendim. Şöhret
psikolojisinde onaylanma da var. Her dediğiniz onaylanıp yapılınca, objektif olamıyorsunuz. Bakış açınız daralıyor. Son 10 yılda senin gibi ya da Kenan (Doğyüce), Tarkan benzer biçimde isimler çıkmıyor. Niçin? Bizler stüdyoda sabahlıyorduk, müziğin mutfağında da yer alıyorduk. Ve birbirimizle yarışıyorduk. Kimin işi önce biterse öbürünü dinlemeye gidiyordu. Bir de özel televizyonların çıkış yaptığı dönemdi. Ben maksimum televizyona çıkanlardan biriydim. Saydığınız öteki isimler de öyle… Yeni jenerasyondan beğendiğin adlar var mı? İsim hafızam iyi değil fakat Aleyna’ya, Edis’e bayılıyorum. Ama sayıları daha çok olmalı. O nedenle belki de Aleyna haddinden fazla ilgi görüyor olabilir. Şu ara gündemde Talat Bulut’un dizi setinde görevli olan bir kızı dudağından öperek rahatsızlık etmiş olduğu iddiası var. Erkekler de t-aciz ediliyor mu? O olayı şimdi sizden duydum fakat evet, erkekler de t-aciz ediliyor fakat çok mevzuşulamıyor. Eskiden evinden kaçıp kapıma dayanan hanımlar oldu. Bir kızı evine geri götürüp ailesinden dayak yeme tehlikesi atlatmışlığım bile oldu, babası beni odunla kovaladı. Fanatiklerin ne kadar takıntılıydı? Bir psikolog arkadaşım bana, “Burakcığım, seninle ilgili takıntı geliştiren hastalar var” demişti. Akşamları sanal olarak sofralarında olduğumu düşünüyor, sofraya bir tabak daha koyup, “Burakcığım sen de alır mısın?” diyorlarmış. Duvarındaki resmim yırtılınca sinir krizi geçirenler… Konserlerde onlarca defa elle rahatsızlık
edildim. Bunlarla sınırlı mı kaldı? Tutkulu bir hanım hayran kitlesine sahibim. “Kimbilir kaç kadınla ilişkiye girmişsindir?” diye çok soruldu bana. Konserlerdeyken fanatiklerimla münasebetim olmamasına özen gösterdim. Sizi izlerken eriyen insanoğlu var. “Bu kadar abartmayın, hayranlık geçici” dediğim çok kardeşim vardır. Bakış açım bu. GEÇMİŞTE DOĞSAYDIM DÜŞÜNÜR OLURDUM Cansen ile yedi yıldır evlisiniz, zorlandığınız dönemleriniz oldu mu? İlk başlangıçta biz de zorlandık. 30 yaşını geçmiştik evliliğe ilk adımını attığimizde. Evlenir evlenmez kızımız Aden dünyaya geldi ve bizi ısındırdı. “Bir dakika canım çekilir misin” deyip benimle fotoğraf çektirmek isteyen fanatiklerima sinirlendiği olurdu, haklı olarak.Sinirlenince iyi mi sakinleştirirsin Cansen’i? Uzak dururum. O da dominant bir karakter. Dengeliyoruz birbirimizi, bazen o anlayışlı oluyor, kimi zaman ben. Birbirinizin sevmediğiniz huyları var mı? Ben yemeği seven biriyim, Cansen her lokmamın üzerine yorum yapar. Her gün klip çekecekmişim şeklinde kendime özen göstermem icap ettiğini telkin eder bana. Öyle olabiliyor musun peki? Nispeten. Bir şey yapmıyormuş gibi gaslıksem de bir şey yapıyorumdur. Ne yapıyorsun derseniz, düşünüyorum. Başka yüzyılda doğmuş olsaydım düşünür olurdum herhalde. Cansen bunu anlamakta zorlanıyordu. Bir dehemmiyet birkaç ay aynı koltukta oturduğumu görünce isyan etti. Fakat sonunda bir proje çıkıyor ortaya. Yavaş yavaş anlıyor ama hâlâ gece çalışmalarıma uyum sağlamış değil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.